Eylül serinliğinde hüzün sıtmasındayım... Bırakın öyle kalayım. *** Ne mevsim, ne saat işliyor... Beş vakit var zamanı ayıran; bir de kundaktan kefene bembeyaz ümitler... Kilitsiz kapılar... Ben hâlâ, aşkın önünde ceketin iliklendiği yerdeyim... *** Bütün trenler kaçmadı aslında... Geldikleri yere döndüler... Vuslat burasıydı... Farkına varmadılar hayatı terk ettiklerinin... *** Bir soylu duruş hastalığının serencamı değil bu... Bu bin yıllık pazarda, tezgâha gönlümü serdim... Ve sükût üşütse de ruhumu; Eylül baş göz üstünedir aşk kitabında... *** Şimdi son sözü bir şiir söylemeli... Ümitle hüzün arasında... Beyazla sarının... Herkesin şair olduğu yerde! *** Şu fanusta gözyaşı var; paha biçilmez ve şifadır... Tutmaya kıyamazsınız, ipeksi; bu ebruli, sabrın dokuması... Kullanılmaz pek ama herkese lazım aslında; kusur biriktirme kabı... Ve sabır kandilleri; ışıkta aydınlatan... *** Eylül serinliğinde hüzün sıtmasındayım... Aşkı bekledim; hudut nöbetinde bir asker gibi... Aşkı bekledim huşu içinde... Beklemekti aşk... Beklediğim yerdeyim. *** Yağmur yağıyor... Yapraklar dökülüyor... Güneş açıyor sonra... Ve kar çiçekleri... Ama Eylül bitmiyor, her daim taze duyguların pazarında... *** Ne mevsim, ne saat işliyor... Ben hâlâ, aşkın önünde ceketin iliklendiği yerdeyim...