Hayal edin... Bir tepedesiniz. Rüzgar alabildiğine hoyrat, ama temiz... Bulunduğunuz yer, en son altı yüzyıl önce püskürdüğü tahmin edilen bir yanardağın ağzı: Nemrud... Püskürme ile beraber dağın şapka tabir edilen devasa kütlesi birkaç kilometre öteye uçmuş ve orada öylece eğreti duruyor. Kopup geldiği, uçup düştüğü her halinden belli... Onun koptuğu yerde akıllara ziyan masmavi bir krater gölü... Ve gölün en fazla yüz metre ötesinde, aynı volkanik çukurun diğer kenarında küçücük ve yemyeşil ve ıpılık bir gölcük daha... Aynı fotoğraf karesine sığacak kadar yakın... Ilık gölün yamacında buhar kuyuları... Yerin derinlerinden gelen ve çatlaklardan sızan buharlar. Elinizi uzattığınızda, bir ekmek fırınına kürek sallamış gibi hissediyorsunuz... Ürperiyorsunuz... Sanki birazdan dağ tekrar lav püskürtecek. Ve yine ama... Aynı yere çok yakın buz kayaları... Sanki kutuplardan bir numune... Hayal edin.. Böyle bir tepedesiniz. Bulunduğunuz yerden anlattıklarıma doğru baktığınızda, bütün bu hikmet dolu tabiat harikalarını elinizle gösterebilirsiniz. Olduğunuz yerde sağınıza doğru doksan derece dönün: Ufukta bütün haşmetiyle, doruklarındaki karlar ve başındaki bulutlarla Süphan Dağı... Ve gözlerinizi hafif sağa ama aşağı doğru kaydırınız: Van Gölü... Yeryüzünde adı göl olan tek deniz... Uçsuz bucaksız, haşmetli ancak sakin ve huzur dolu... Hayal edin... Bir tepedesiniz. Olduğunuz yerde dönüyor ve dünyanın en akıl almaz manzaralarını yaşıyorsunuz. Burası Bitlis... Türkiye'nin geri kalmışlıkta başı çeken medeniyetler beşiği şehri... Kalesi, beş minaresi, Islahiye Medresesi, Ahlat'ta Seçluklu mezar taşları Ve kümbetleri, her tarafında dimdik ayakta duran kervansarayları... Balı, tütünü, cevizi... Kalbinize ve ruhunuza ilaç, manevi sahipleri: Bitlis'in merkezinde İstanbul'un tacı Eyüb Sultan Hazretleri'nin kardeşi mübarek sahabe... Ahlat'ta Muaz Bin Cebel Hazretleri'nin İslamiyeti Anadolu topraklarına taşıyan yiğit ve fatih oğlu mübarek sahabe Abdurrahman Gazi... Ve diğer sahabe hazretleri... Evliyası saymakla bitmez... Bitlis... Tatvan'ı, Ahlat'ı, Adilacevaz'ı, Güroymak'ı, Hizan'ı, Mutki'si... Her karışında tabiat harikaları... Medeniyet izleri... Lezzet örnekleri... Ve ama Türkiye'nin geri kalmışlıkta başı çeken şehri... Bu geri kalmışlığın sebebi, zenginliğimize karşı körlüğümüzdür... Ve... Şuralarda birkaç gün geçirmeyen "Türkiye'den haberdarım" demesin...