Milletvekili dokunulmazlığı kalksın diye yırtınanlar var ya... Her ne halt işlemiş olurlarsa olsunlar, arenaya kendilerinin ittirilmeyeceğinden emin olanlar genelde... Aslanın dişlerini, arkası olmayan düşünsün... *** Dokunulmazlıklar kaldırılmalıdır elbette. "Adalet" herkese "dokunabildiği" zaman hükmünü icra etmiş olur. Ve fakat artık görmeliyiz ki, milletvekilliği zırhının örttüğü iddia edilen suçlar, yolsuzluklar ve kabadayılıklardan ibaret... Halbuki bu ülkede "dokunulmaz" bir sınıf var ki, her türlü iddia, şüphe ve zandan azadeler. Onlar her halükarda "efendi"lerimiz. *** Gerçekten karakolun önünden bile geçmek, insanı huzursuz ediyor. Dolayısıyla kimsenin evinin, işyerinin ansızın aranması, bir takım iddialarla gözaltına alınması istenecek bir şey değil. Hani "Allah düşmanıma vermesin" deriz ya... Aynen öyle. Üzücü... Çok üzücü. Biz hırsıza da acırız, o hale geldiği/ düştüğü için... Caniye de... Keşke herkes eşitlik temelinde, arzu ettiği hayatı, arzu ettiği biçimde, başkalarının haklarını çiğnemeden özgürce yaşayabilse ve huzur bütün kâinatı kuşatsa... Ama olmuyor. Olmadığı için de, yargıya, adalete, hukuka, cezaya muhtacız. *** Peki, kimler adaletten muaf olabilir? Mesela "Yeşili Koruma ve Kollama Derneği" üyelerinin, çimlere basmadığından, ağaç kesmediğinden nasıl emin olabiliriz? Bu derneğin üyeleri çevre ve orman kanunlarından muaf mıdırlar? Mesela "Hayvanseverler ve Hayvan Hakları Kulü-bü"nün alt katında illegal horoz dövüşü yaptırıldığı iddia ediliyorsa, bu iddia araştırılmayacak ve bu kulüp üyeleri bu tür iddia ve suçlardan azade mi sayılacak? *** Neyse... Fanteziyi bırakıp Türkiye gerçeğine dönelim. Vatandaş haddini bilecek. Adalet karşısında boynu kıldan ince olacak. Vergisini verecek. Karakoldan korkacak. Asillere gelince... Tartışmak ne haddimize... Onlar ki bu vatanın çağdaş, aydın, ilerici, estek, köstek vs.