Derken, vakit kalmadı; anladım. Sızma zeytinyağının üstünde taze bir kekik yaprağıydı aşkım. Beyaz porselen bir kâseye kalbimi bandım... Binlerce yıllık asil kökün usaresi... Diğeri hoyrat kırların, özgür çocuğu... O efsunlu renk, sarıdan yeşile. Ve kokusu sabah rüzgârı. *** Derken, vakit kalmadı; uyandım... Bir yudumdu hayat; doya doya kandım. *** Sızma zeytinyağının üstünde taze bir kekik yaprağıydı aşkım. Kalbimi bandım. *** Çocukken de böyleydim ben; leblebi tozu bayramımdı... Bir uçan balona sığardı karnavalım. Ağaç dalı küheylanım olurdu; destanlar yazardım. *** Bir cümlecik masal bu; asırlara gebe... Sizin için damıttığım... Bir soluk taze hava sonsuzluğun içinden... *** Padişahın ölümüyle, çobanın ölümü arasındaki farkı aradım. Derken, vakit kalmadı... Yandım... *** Bir damla... Bir yaprak... Bir lokma aşk... Ben bu aşk sofrasında uyandım...