Bakkala sordum; "Yok" dedi. Bu cevap bir aşkın başladığı andı... "Yok" cevabını "var"a çevirmek, güzel, heyecanlı ve üstelik huzurlu bir işti... Yirmiüç yıl önceden bahsediyorum... İstanbul Göztepe'de dört katlı bir apartmanın altındaki "Hasan Bakkal"dan... ..... Kırtasiyeden bir jeton alıp, kulübeden telefon açtım... Şikayetçiydim... Telefondaki ses, "Bakkalınıza sorun bakalım, hangi bayi dağıtım yapıyor. Bize bildirirseniz, hallederiz" dedi. Neticede bakkaldan bayinin adresini aldım. Kendim gittim... Göztepe tren istasyonu civarında bir yerdi... Büyükçe ve loş bir dükkandı... Yerde gazete balyaları vardı... Dedim ki oradaki adama, "Türkiye Gazetesi istiyorum... Şimdi bir tane verin. Ve yarından itibaren şu bakkala her gün bir tane yollayın..." Hatırlıyorum; adam "olur" dedi ama, bakışlarıyla beni çocuk yerine koyduğu için, içimden "Kesin ciddiye almayacak" diye düşünüp hayıflanmıştım... ..... Bir gazete her yerde bulunsun ve ulaşılsın diye gayret göstermek neyle izah edilebilir? Sadece "aşk"... ..... Bugün yine burada olmanın hazzını yaşıyorum ve düşünüyorum. Aklı başında bir yazı beklemeyin benden... ..... Jenerikte Teknik Müdür sıfatıyla ismini gördüğünüz Mustafa Asım Gök'le, yani eskinin montajcı Mustafa Asım'ıyla, Güle Güle'nin ikinci katında, montaj masasının arkasında akşam yemeği olarak köfte-piyaz yemek... Veya sabah onbir civarında Mahmut Amca'nın yarınki taşrayı almak için matbaaya yollaması beni... Sevgili Ethem Baba'nın yanında huzur bulmamız sonra... Ethem Baba ki, damardan "Prozac"tı... Sakinleşmek için ona selam vermek bile yeterdi... Ve sonra elinde kadrat cetveli, sakin ve itinalı Mustafa Cengiz abi... İşe ilk başladığımda, karşı binadaki "dizgi"yle Mustafa Cengiz abinin arasında mekik dokurdum... Emeklilik yakışmıyor bazılarına... Yüreğimdeki gazetenin dört duvarından bahsediyorum... ..... Yirmiüç yıldır her sabah kapıdan aldığım gazete... Ofisboy olarak, renkayırımcı olarak, muhabir olarak çalıştığım... O var diye, gazeteci olduğum gazete... ..... Şimdi tekrar burada olmanın hazzını yaşıyorum... Biliyorum; bu yazının tashihini yaparken Ahmet Demirbaş epey gülmüştür. Fuat Abi de sevinmiştir; eminim... Bu akşam konuşacak çok şey var İsmail Sefa... Keyfim acayip yerinde... "Türkiye" artık her yerde... Ve ben "Türkiye"deyim... "Türkiye"yi çok seviyorum...