Baykal'ın suçu!

A -
A +

İnsana ait en büyük zaafı, ahlâki olmayan yollarla ve üstelik kabahatler ilan değil setredilmeli iken ortalığa dökmek, neresinden bakarsanız bakın hazin... Baykal'a acımadım. Muhalefeti hep insafsızca ve alakasızca ve demagogca yaptığını düşündüm. Bir lider olarak sokağa inememesini, Balkanlara, Kafkaslara, Türk Cumhuriyetlerine gidememesini içime sindiremedim. Türkiye'nin başına bela elitleriyle "bir" olmasını hiç tasvip etmedim... İlaçlık bir "çözüm" önermemesini hep eleştirdim. Üslubunu, hırsını hiç beğenmedim... Ve fakat... Karşı karşıya kaldığı olayla siyasetten düşmesi (Belki de geri döner diyorlar; o daha büyük rezillik. Bu ihtimali kale almıyorum) doğal bir sonuç olarak karşılansa bile... Benzer zaafları ortaya dökülmüş veya alenen bilinen ve hatta adı bu rezilliklerle sıfatlanan birçok "kanaat önderi" bedel ödemeden şöhretlerinin ve makamlarının kaymağını yemeye devam ediyorlar. İşte tam da buradan bakıldığında bir tuhaflık var... Hani hep alışık olduğumuz tuhaflık. Burası Türkiye. Adaletin standardını ölçmek mümkün değildir. O zaman insan sormadan edemiyor: Baykal'ın suçu ne ki, bedelini hemen ödemek zorunda kaldı... Bu bir operasyondur, Baykal'ın zaafı kullanılmıştır. Şimdi ne olacağını ve durumun kimin işine yaradığını düşünmek zorundayız. Bu noktalara dikkat çektikten sonra şunu ümit ediyorum. İnşallah devam eden süreç, dünya görüşlerini paylaşmasam bile, Türkiye'ye insaflı, samimi, ülkesini ve milletini seven "sol" bir lider armağan eder... Eder ki, özlediğimiz muhalefete kavuşalım. Kavuşalım ki, (kim olursa olsun) iktidar, gücünü ve enerjisini daha doğru kullanmak için mecbur kalsın...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.