İnanıyorsan eğer... O gün gelecek! - Kimi bir rüyadan kâbusa... Kimi bir kâbustan rüyaya uyanacak!" - Bir rüya görmüştüm.... Rüyamda, "sonsuz bir rüya" vaad edilmişti bana... Ama insandım... Kusurlarımla vardım. Sonsuzluk aşkına çarparken yüreğim; çocukluğum ve gençliğimdi tesellim... Zaten genlerim, coğrafyaları silkeleyen bir tarihin izlerini taşıyordu; zaman yetmiyordu ve geçmiyordu. Bu rüyayı görmemiş gibi yaşamak olmazdı. Aynı rüyanın çocuklarıyla, bayrak gibi dalgalanıyorduk. Kainatta bir biz vardık sanki... Derken rüzgar kesildi... - Şimdi çekilip tenha köşelere... Yaşadığımız ve gördüğümüz ve ama birbirimize anlatma fırsatı bulamadığımız o rüyayı konuşuyoruz savaş artıkları gibi... Şaşkınlığımız, yorgunluğumuzdan bir adım önde... Gözlerimiz gölgesine sığındığımız ağaçların yapraklarında... Bir kasırga olmasa bile... Tatlı bir rüzgar; dünü hatırlatan... Razıyız... - Bu rüzgar kesilmese, durup soramazdık kendimize; "Biz nerde yanlış yaptık?" diye... Cevap bulamadık... Veya bulduğumuz cevaplar, yetmedi merakımıza... Sonra, söyleşmek de kesmemeye başladı. Lafın uzunu neye yarardı? Ve ama, bu rüyayı görmemiş gibi yaşamak da olmazdı artık... Bir daha uyumamaya karar kıldık... Son rüyamız olsun diye... - Kılıçları duvara asılı bir yığın adam... Bir rüzgar umuyor hayattan. Ölmeden önce... Ama en azından biliyorlar; "İnanıyorsan eğer... O gün gelecek! - Kimi bir rüyadan kâbusa... Kimi bir kâbustan rüyaya uyanacak!"