Akıllı olalım. İhmalkarlık ve kişisel rant uğruna gözü dönmüşlük sadece belediyelerin kusuru değil. Bizim de kusurumuz. Kim bu afetle ilgili olarak mevcut belediyeye ve iktidara çamur atarsa, öncelikle şuna cevap versin: "Geçmişten örnek verin. Ve deyin ki, filanca iktidar ve belediye olsaydı bu felaketi yaşamazdık..." Var mı göstereceğiniz bir dönem. *** Halimize bakın. Eleştirilecek o kadar çok şey var ki, partizanlık ve siyasi fanatizm yüzünden eleştiriyi değil saldırıyı tercih ediyoruz. Hâlbuki oturup Ramazan münasebetiyle Sultanahmet'te yaşanan tuhaflığı yazacaktım. Ve Fatih Belediye Başkanına soracaktım, "Film yıldızı olmak gibi bir ukde mi vardı içinizde? Bütün afişlerinizin neredeyse yarısını fotoğrafınız kaplıyor. Sultanahmet suretinizden geçilmiyor?" diye... Ve yine soracaktım, değil Türkiye'nin, dünyanın gözbebeğindeki zaten saçmalık olan çirkin panayır görüntüsünü büyütmenin ne anlamı var ve bu mübarek mekânı sucuk, kebap kokusuna teslim etmenin? *** Ben vatandaşım. Eleştiririm. Ama İstanbul'u eleştirmek için siyasilerin böyle bir hakkı yok. Çünkü hiçbirinin partisi geçmişte İstanbul'a düzgün hizmet etmemiş veya İstanbul için aklı başında bir projeyle ve samimiyetle ortaya çıkmamış. Ne Türkiye Büyük Millet Meclisinde... Ne de İstanbul'da... Sadece laf. Sadece saldırı. *** Bu nasıl iştir... Sanki bir felaket olsun da, üstünde dans edelim, ekranlara koşalım, haykıralım, höykürelim diye bekleşiyorlar... Bir proje sunun... Ama İstanbul'la ilgili, ama Türkiye ile ilgili... Ve deyin ki, "Şurada süregelen bir yanlış, bir eksiklik var. Hazırladığımız bu proje ile bunu çözebiliriz. İstifadenize sunuyoruz." Ama bu "muhalefet" olmaz o zaman... Muhalefet demek ne demek? Felaketi incelemek ve anlamak yerine "vergi cezasını" eleştirmek... Hükümetin görüşme taleplerini reddetmek... Vs.vs. Muhalefet eşittir vs.vs.