Cem Yılmaz olsam...

Siyah pantolon, siyah t-shirt ve kendisinden ibaret kadrosuyla yıllardır kapalı gişe milleti gülme krizine sokan Cem Yılmaz, üstelik aynı yoldan para kazanma potansiyeli bitmemişken kafayı sinemaya taktı; adamı yerle bir ettik. Dünya kadar para harcadı. Denenmemişleri denedi. En azından seyirci hiç rahatsız olmadan yerli bir uzay filmi ile yerli bir ilk çağ filmi seyretti. Sahnede güldürdüğü kadar, sinemada güldürmedi diye adamı linç ettik. Öyle bir vaadi yoktu hâlbuki... Sinemada yapılmamışları yapmak gayreti bile saygıyı gerektirirken... "Havaya girdi, şımardı..." suçlamasıyla boğazına sarıldık. Beş kuruş etmediği halde, bütün havasına ve şımarıklığına tahammül edip göklere çıkardığımız o kadar saçma sapan adam varken... Cem Yılmaz'ın en fazla "sanatçı kaprisi" deyip geçiştireceğimiz bir iki beyanını hazmedemedik. Xxx Hele Cem Yılmaz'ın Şahan Gökbakar'la, tiplemesinin Recep İvedik'le kıyaslanması yok mu? Ben olsam bunu "hakaret" sayarım... *** Recep İvedik karakteri ne Kemal Sunal'ın Şaban'ıyla, ne Keloğlan'la, ne de bir başka halk kahramanıyla kıyaslanabilir. Halk kahramanları çirkin, hafif saf, biraz kaba, aksanı bozuk, mahalle bıçkını formatında olabilir... Ve fakat asla "ayı" olamaz... İvedik karakteri, "ayı" bile değildir; ayıya hakaret olur. Halk kahramanları, her halükarda iyilik ve vefa vaat eder... İvedik ne vaat ediyor? *** Gişe başarısını değerlendirme kıstası kabul ederseniz... O zaman ben de geçmişten vergi rekortmeni örneği veririm ki... Aslında İvedik'in dünyası için yerinde bir kıyaslamadır... *** Cem Yılmaz olsam... Bu aptal tartışmaya takılmadan ve karşı tarafı muhatap kabul etmeden, yoluma devam eder, "marka" haline gelen adımı "dış dünya"ya açmaya uğraşırım. Memlekete hizmet olur.