Çiçekler ve kelimeler...

A -
A +

Bozulmasın diye, eski model ucuz bir buzdolabına tıkıştırılmış çiçekler vardır... Geceyi orada geçirirler... Bir sonraki gün, kırmızı ışıkta bekleyen araçların şoförlerine pazarlanacaktır satıcıları tarafından... Pörsümüş yaprakları koparılır, taze yeşilliklerin içine gizlenir yorgunlukları ustaca... Ve gittikleri yerde iflâh olmayacak derecede, saplarından insafsızca bağlanıp sözümona "demet" haline getirilirler... Nerelerde yetişmiştir, nerelerde derilmiştir bilinmez... Sevgiyi anlatsın diye pazarlanırlar; ancak hayata küsmüş çiçeklerdir onlar... Küstürülmüş çiçeklerdir... Ömürleri üç gündür... Issız dağ başları vardır hayattan uzak... Issız dağ başları vardır, belki de hayatın ta kendisi... Rüzgârın, yağmurun, bulutların ve geceyle gündüzün yakıştığı... Ama bilmediğimiz... Yırtıcı kuşların kanat seslerine alışık... Ama görmediğimiz... İşte şu dağ başı... Yolu yok çıkılmaz... Ama dağ başıdır... Dağ başıysa eğer, rüzgârı, yağmuru ve kır çiçekleri vardır... İllâki vardır kır çiçekleri... Ömürleri bilinmez... Çiçek bahçeleri vardır... Ve bahçıvanlar... Bir kubbenin içini renk renk, desen desen işleyen nakkaşlar gibi, hayata bir buket güzellik katmak için çırpınırlar... O çiçek bahçelerinde yetişen çiçekler mağrurdur... Kendilerini yetiştirene güvenirler... En güzel renkleriyle, kokularıyla ve tavırlarıyla dururlar... Alıştıkları ve istedikleri şey "beğenilmek" tir... Ziyaretçileri vardır... Hayranları vardır... Ömürleri bahçıvanın veya bahçenin ömrü kadardır... Ve sonra imalât çiçekler... Yapma çiçekler... Hiçbir köşeye yakışmayan, toz tutan, sahte... Bir türlü ölmezler... Kelimeler de çiçekler gibidir... Ve konuşur dururuz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.