Ehlikeyfin Kitabı

A -
A +

"Satar mı satmaz mı" ticari endişesinden uzak, özlenen bir çizgi ve konseptte yayıncılığı tercih eden "Kitabevi", güzel bir ramazan geleneği haline getirdiği "Dişkirası Kitapları"nın sekizincisini kültür dünyamıza armağan etti: "Ehlikeyfin Kitabı" tam ramazan kitabı gerçekten... Kahve, kahvehane, çay, çayhane, tütün, enfiye ve nargile... Yemek ve sudan daha çok arzuladığımız, iftarı iple çektiren bu başımıza bela ve müptelası olduğumuz "mükeyyifat" hakkında bilmek istediğiniz ve/veya farkında olmadığınız için de bilmeyi talep edemeyeceğiniz ne kadar bilgi ve tefarruat varsa... Ehlikeyfin Kitabı'nda... Fatih Tığlı'nın hazırladığı kitaptan tiryakiye özel birkaç bölüm: "... Kahve hakkındaki bir hatıramı burada yazmadan geçemeyeceğim. On sene kadar oldu. Aydın'dan Muğla'ya gidiyorduk. Yolda çadır kurmuş Yörüklere rastlamıştık. Beş on dakika mola vermek için yanlarına uğradık. İlk rastladığımız çadırdan bir Yörük karısı çıktı. Bizi konukladı. Nasıl kahve içeceğimizi sordu. Ben sade içerim, dedim. Arkadaşlarım da şekerli içeriz, cevabını verdiler. O zaman Yörük karısı, biraz ötede bulunan delikanlıya şöyle ünledi: -Ülen Mehmet, bir erkek, iki kancık kahvesi pişir de getir, dedi. Aşiretler ve tiryakiler arasında en çok içilen sade kahvedir. Tiryakiler kahvelerini ekseriyetle sigara ile birlikte içerler ve (Kahve tütün; keyifler bütün) derler." (Halk Bilgisi Haberleri Mecmuası/1941) "... Babam kahveyi pek severdi. Fakat yalnız Yemen kahvesi kullanırdı. Kahvesi ne koyu, ne de açık ve sade olarak pişirilirdi. Kahvecibaşı beyaz eldiven giyer ve kahveyi öyle pişirirdi. Pişirdiği kahveyi Harem kapısına kadar kendi getirir, zili çalar, nöbetçi hazinedarın eline teslim ederdi. Kahve tepsisi, babamın annesi Tîrimüjgân Kadın'ın yadigârı küçük altın bir tepsi olup üzerine gümüş bir cezve ve iki tane porselen beyaz fincan konurdu. Fincanlarda babamın markası vardı. Babam birinci fincanı içtikten sonra, ikinciyi diğer fincanla içerdi. Kahveyi sigara ile birlikte ve ağır yudumlarla içerdi. Annemle beraber içtikleri vakit, aynı fincanlardan ayrıca bir çift daha getirirlerdi. Gençlerin kahve ve sigara içmeleri sarayda çok ayıp sayılırdı." (Babam Abdülhamid) "Necip Fazıl Kısakürek 1961'de kaleme aldığı Zindandan Mehmet'e Mektup şiirinde, (Çaycı, getir, ilaç kokulu çaydan/Dakika düşelim, senelik paydan!), (Karıştır çayını zaman erisin;/Köpük köpük, duman duman erisin!) diyerek çay ekseninde olay, düşünce ve ruh hali arasındaki yaklaşımını ortaya koyar. Ayrıca şairin, cezaevi atmosferini çayı merkez alarak işlemesi, zaman kavramını çay içerisinde eriyen şekere benzetmesi, duman, köpük ve karıştırmak kelimelerinin birbiriyle olan uzantı ve çağrışımları da konu bütünlüğünü, motifler dünyasını zenginleştirmektedir." (Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi) "Bütün yasaklamalara rağmen İngiltere'de tütün içmek hem bir iptilâ, hem de bir moda olmuştu. Etikete çok riayet eden İngiliz milleti, onu içmek için ayrıca bir elbise, şimdiki smokinin ağababası olan (Smoking Dres=Tütün içme elbisesi)'ni buldular ve tütünü tiyatro ve salonlarda zarifane içmek için hususi hocalardan ders aldılar." (Tarih Dünyası-1951)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.