Manzaranın hep aksayan yönlerini görürüm ilk önce... Gazetecilikten kalma bir huy mu, yoksa bu huyumdan dolayı mı gazeteciliği çok sevmiştim bilmiyorum... *** Ama şimdi... İhlas Armutlu Tatil Köyü'nde... Gece üstelik... Serin bir balkonda... Yorgun ruhuma masaj yapan dalga sesleriyle mest olmuşken... Birkaç günün manzarasını alıp göğsüme bastırmak niyetindeyim... *** Sevgili Bekir Albayrak'ın sevgili dostu Mustafa Mutlu, Karamürsel'den geçerken kolumuza giriyor ve dağların arkasında saklı bir güzelliğe götürüyor bizi... Başdeğirmen Konaklama Evleri'nde bırakıyor ve "Dinlen burada..." diyor... Misafirperverliğinin ve mihmandarlığının sıcaklığını anlatmaya gerek yok... Zaten adam güzel olunca, arkadaşı da güzel oluyor. Ve arkadaş oluyorsunuz... Bilgisayarcı Bekir öyledir... Mustafa da kendi gibi... Sonra kalkıp Adapazarı'na gidiyorum. Düğün var... Otuz iki sene önce kapısından merak ve tereddütle girdiğim Donatım İlkokulu'nun hemen yanı başında (Şimdi ismi Orhangazi İlkokulu), soyadı "Genişcanım" olan delifişek ve dar canlı Onur kardeşim damatlıklarını giymiş, hiçbir yerlere sığamıyor... Akyazı'ya gelin almaya giderken, Muammer'i arıyoruz... Herkesin bir tanesi Muammer... Telefonu kapalı... Ama ondan bahsederken bile, tebessümü gelip konuveriyor gönlünüze... O olmadı... Şenol'u arıyoruz... Japonca bilen adam... Gürleyik soyadı ve içten içe gürleyip duruyor; Onur da ben de biliyoruz... Düğününü kaçırmıştık; hâlâ bize kırgın... Ama kim takar kırgınlığı... Bi sıkımlık surat asma hakkı vardı. Çoktan bitti... Neyse düğün faslından sonra, ver elini Armutlu... *** İşi, ortalığı şenliğe çevirmek olan Sevgili ağabeyimiz Necati Savaş'la yolda karşılaşıyoruz... Bir haftanın programını hazırlamış bile... Detayları boş verin; yapacak çok işimiz var... İş dediğime bakmayın; söylemiştim adamın işi şenlik... *** Herkesin sevincine kederine, herkesten önce ortak olan adam... Mustafa Asım Gök... Şimdi memleketi Giresun'da... Babası rahatsız; onun da keyfi kaçık... Ama şimdi buradan bağırsanız "Yandım..." diye, ordan ses verir "Yetiştim..." narasıyla... Tam bu yazının ortasında, seslerimiz coğrafyaları aşıyor teknoloji sayesinde... Telefonu kaparken, Armutlu'nun dalga sesine Giresun rüzgârı karışıyor... *** Benim gibi manzaranın hep aksayan yönlerini gören ve haklı olarak "karamsarlıkla" eleştirilen bir adam bile, dalga sesinin tesiriyle de olsa, zenginliğinin farkına varıyorsa... Boş verin dünyanın gidişatını... Havaların bunaltmasını... Dostlarınızı düşünün... İçiniz serinlesin... Gönlünüz ferahlasın...