Meşhur fıkradır... Amerikalı ile Fransız kavga ediyormuş. Fransız demiş ki, "Siz boş vakitlerinizde atalarınızı araştırınız..." Maksadı; tarihiniz bile yok, nereden geldiğiniz belli değil diye laf sokmak... Amerikalı da demiş ki; "Tamam mösyö. Yaparız. Ama siz de boş vakitlerinizde babalarınızı araştırın..." Herkes anladı ama ben altını çizmek için şerh edeyim; Amerikalı da meşhur olan ahlaksızlıklarına binaen veled-i zina olmakla suçlamış Fransız'ı... Neyse... Yine meşhur "Fransız kalmak.." sözü, bizim dilimizde ayrı bir mana kazanacak artık... Zaten çağdaşlaşmak adına o tarafa sökün eden sözde aydınlarımızın, Türkiye'ye dönüşlerinde ne getirdikleri ve bize neye mal oldukları ortada... Velhasıl, o taraflardan bize karşı faziletli bir hareket beklemek zaten hayal... Fakat tıynetleri itibariyle yapacaklarına şaşırmak da, biz Osmanlı evlâtlarına yakışmıyor. Siyasi bir mesele olduğu için, siyasilerin tavırlarını ve tedbirlerini eleştirmem... Sadece benim zerre kadar umurumda değil; onu söylemeye çalışıyorum. Diğer taraftan Hrant Dink'in katli, her cinayette olduğu gibi üzücü ve kabul edilemezdir. Ermeniler bu topraklarda "millet-i sâdıka" ünvanını almış vatandaşlarımızdır. Bizimle eşit şart ve konforda yaşamaları haklarıdır. Buna inanırım. Lakin ben Ermeni değilim. Olmam ve olamam da... Müslümanım öncelikle... Onların hayat haklarına bir Müslaman olarak bakarım. Biz, bize yapılan zulüm ve haksızlıklara karşı asaletimiz icabı patırtı kütürtü ve şamata çıkırmamışızdır. Dolayısıyla o abartılı yürüyüşlerin de masumane olduğu kanaatinde değilim. Hem Hrant Dink'in katlinde hem de yürüyüşlerin arkasında "örgüt işi" incelikler olduğu apaçık. Karakolların ve mahkeme kapılarının önlerinden rahat ve huzurla geçebilme katsayısı yükseldikçe, bu topraklarda yaşayan ve kendisini buraya ait hisseden herkes huzur bulacak. Buna inanıyor ve bekliyorum. O zaman Fransız'ın yaptığı da, açığa çıkan örgütler de, neye mal olmuş olurlarsa olsunlar "soytarılık tarihine" geçecek.