Geç bunları!

A -
A +

"Hiç işim olmaz" diyordum. Çünkü durup, bu iddiamı düşünecek halde değildim. Etrafımda söylediklerimi tasdikleyen, oturduğum koltuğa itibar eden, iddia ettiğim zaman ısrarıma boyun eğen sevdiklerim (!) vardı. Ve o kadar çok meşgul idim ki, bir an boşlasam her şey yıkılacaktı sanki. Lütfedip maharetlerimle üstün bir gayret sergiliyordum ve teşekkür de beklemiyordum. Eleştiriye açıktım bana hayranlıkları sürdüğü müddetçe... Onlara değer verip fikirlerini alıyor ve demokrat bir tavır sergiliyordum. Ama hep benim dediğim oluyordu nedense... Düzeni bozacak, sistemi tıkayacak sivriliklere müsaade etmeyerek görevimi en iyi şekilde yapıyordum. İyi ki vardım da işler yürüyordu muhteşem bir şekilde... Onun için iddialarım ve tespitlerim hep doğruydu. *** Ben pencereyi açtığım zaman oda havalanıyordu... Başkaları açtığı zaman cereyan yapıyordu. *** Bazen hayat sessiz kalıp sınıyor; "Hadi ordan..." demeyi erteliyor. Ama sonra diyor. Duvara çarpmış gibi oluyorsun. Düşünmeye fırsat bulamadığın bir çok şeyi... Hatta aklının ucuna gelmeyecek detayları bile kurcalayacak geniş zamanlar buluyorsun "teselli ikramiyesi" olarak. "Hiç işim olmaz" dediğin ne varsa, hepsi seni ziyaret için kuyruğa giriyor. Şöyle bir hörelenip iddianda ısrar edecek olsan, derin bir sessizlikle karşılaşıyorsun. Haklısın veya haksızsın diyen kimse olmuyor. Bir başına ısrarın ve iddianın ahmaklığını görüp düşünmeye devam ediyorsun. *** Evde bir kedim, bahçede bir köpeğim var. Şimdi hatıralarımı onlara anlatıyorum hiç yüksünmeden... Hayvanları uzaktan sever, fazlası için "Hiç işim olmaz..." derdim... Duvarlara dikkat edin.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.