Gecenin kalp atışı...

A -
A +

Gecenin sessizliğinde... Herkes herşeyi bırakıp karanlığa çekilmişken... Belki sevinçleri, belki acıları veya belki hüznü uykunun koynuna bırakmışken... Uzaktan duyulur önce sesi... Gecenin kalp atışı gibi, yaklaşır gönlümüzün penceresine... Uykunun koynuna bıraktıklarımızı uyandırmadan seyrederiz... Sevinçleri, acıları veya belki hüznü... Davulcu sahura kaldırır ama; gözlerimizi gerçeğe açarız; duru ve sakin... *** Tam da gecenin ortasında... Davul sesi derindir... Ürpertir; korkutmaz... Düşünmeyi öğretir... *** Uyku yarı ölümdür; ölüm vakti yaşamaya uyanırız... Davul sesiyle başlar, neyi yaşadığımızı görmek ve öğrenmek... Sahur; sevdiğimiz ve alıştığımız ve de özleyeceğimiz birisini yolcu etmektir... Oruç; sabrı yaşamak... Yokken, varlığın değerini ölçmek... İftar saati; sarılıp öpmek hasretle... Kavuşmak... *** Ramazan, içimizdeki sabrın ve merhametin uyanma zamanıdır... Herşeye bir başka yerden, bir başka açıdan bakma zamanı... *** Ekmek almakla, pide kuyruğunda beklemek arasındaki farkı yaşamayanlar ve bilmeyenler talihsizdir... Ve davul sesine kayıtsız kalanlar... Hayat nasipten ibarettir... Nasiplerin anahtarıysa inanmak... Üstad ne diyor "Çöle İnen Nur"da: "Kim inanır, kim inanmaz? Tebeşirle kondurulmuş bir nokta kadar basit ve sefil bir köylü inanır... Yük altında iki büklüm akşama kadar solumaktan başka hayatiyeti olmayan bir hamal inanır... Yahut eline aldığı her lokma ekmeği, zikir ve tesbihini dinlemeden ağzına almayan o şeyhi ekber inanır ki, mücerret riyaziye cehdini 'Âdem Baba'dan kıyamet gününe kadar gelecek bütün insanların yüzlerini çizmeye dek götürmüştür... ..... Ya en akıllısı inanır, ya en aptalı inanır... Aptallık da ne demek... Aptallık çoğu zaman üzerine hiçbir şey yazılmamış bir kağıda benzer... Mademki boştur güzeli bulamamıştır... Fakat mademki yine boştur; çirkinden kurtulmuştur... Hakiki aptal o boş kağıdın üzerine hiçbir şey yazmamış olan değil, saçma sapan, kör topal, yalan yanlış şeyler karalamış ve onlara sımsıkı sarılmış olandır... Yani aptallıktan yola çıkıp akla varamamış ve yarı yolda kalmış idrak cücesi... İşte bu korkunç örnek, gördüğünü, gördüğünden ibaret bilen, herşeyi ve her hadiseyi, beş duyu sınırında başlıyor ve bitiyor sanan, hiçbir şeye ne kamil bir şüphe, ne de bir kamil imanla bakamayan, bu ikisi ortası hafsalacıktır ki, hakiki aptaldır ve Allaha inanmaz..." *** Ekmek almakla, pide kuyruğunda sabırsızlanmak arasındaki farkı bilmek ve yaşamak, nasipten ibarettir... Nasip...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.