Peygamber efendimiz, (Az konuşmak imandan, çok söz nifaktandır) buyurmaktadır. Dil, ya hak konuşur, ya bâtıl. Diğer uzuvların sahası dardır. Kulak sadece işitir, göz sadece görür. Dilin sahası geniştir. Hayır ve şer için geniş alana sahiptir. Atalarımız; (Sana senden olur, her ne olursa, başın selamet bulur, dilin durursa) demiştir. Yunus Emre de diyor ki: Sözünü bilen kişinin, yüzünü ağ ede bir söz. Sözü pişirip diyenin, işini sağ ede bir söz. Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı, Söz ola zehirli aşı, bal ile yağ ede bir söz. Söz gümüşse sükut altındır. Ağızdan çıkan söz muallakta kalmaz, ya sağ tarafa yazılır ya da sol tarafa. Çok konuşmak dostluğu bozar, lüzumsuz konuşmak ayıpları açar, acı söyleyenden dostlar kaçar. Eğer kalbde darlık ve üzüntü, vücutta bitkinlik ve halsizlik, rızıkta eksiklik ve bereketsizlik olursa, bunun boş ve yersiz konuşmalardan meydana geldiği bilinmelidir! Hikmeti konuşmakta değil, susmakta aramalıdır! Susmak aklın süsü ve cehaletin örtüsüdür. Tatlı dilli ve cömert elli olmalıdır! Sükut, âlimin ziyneti, cahilin ayıbına perdedir. İbadet on kısımdır, dokuzu susmak, biri de kötü arkadaştan uzak durmaktır. Bülbül şahine der ki: "İkimiz de kuş olduğumuz halde, sen padişahın sarayındasın, ben ise bahçenin dikenliğindeyim. Sen kuşları avlayıp yersin, padişahın yanında değer kazanır muradına erersin. Kuşların sultanı olursun. Ben ise günü güne eklerim, her gece sabaha kadar gülün açılmasını beklerim. Ben uyumadan o açmaz, uyanınca açılmış görürüm. Açıldığını göremem, muradıma eremem. Diken arasında muratsız ağlarım, yüreğimi dağlarım. Şahin şöyle cevap verir: Ben bin murat alırım ama birini söylemem. Sen bir murat almadan bin söylersin. Susan murat alır, öten muratsız kalır." Buraya kadarki bilgileri, bir hazine sandığı olan www.dinimizislam.com'dan aldım. Arama butonuna "konuşmak" yazdım. Bunlar çıktı. Rabbim başta kendim olmak üzere hepimize, siyasilerimize, ekran maymunlarımıza bu gerçekleri bilip anlamayı ve uygulamayı nasip etsin. Amin.