Şunu öğrettiler: Osmanlı kötüydü. Totaliter bir rejim altında insanlar inim inim inliyor, padişahlar sefa sürüyordu. Sonra Atatürk'ün önderliğinde Kurtuluş Savaşıyla Anadolu aydınlandı. Halk kurtuldu. Cumhuriyet kuruldu. Cumhuriyet demek, halkın kendi kendisini idare etmesi demekti. Burada önemsenmeyen bir mantık hatası vardı halbuki. Cumhuriyet bir rejim adı mıdır; yani halkın kendi kendisini yönetmesini mi açıklar? Gerçi Türk Dil Kurumu'nun sözlüğü "Milletin, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı yönetim biçimi..." diye tarif ediyor Cumhuriyeti... O zaman Çin Halk Cumhuriyeti ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği veya İran İslam Cumhuriyeti hakkında ne demek lazım? Cumhuriyet tanımı işi çözmüyor. Keşke çözseydi. Çözmediğinin pratiğini yaşıyoruz şu an Türkiye'de... Cumhuriyetin yanına aynı ağırlıkta "Demokrasi"yi koyamıyorsanız, "Halkın kendi kendini idare etmesi" tanımı palavradan ibarettir. Hele şu açıklayıcı tanım "Laik, demokratik, hukuk devleti" var ya... Akıllara ziyan... Demokrasi: Bizim ülkemizde tanımı yok... Laiklik: Bizim ülkemizde tanımı yok... Hukuk: Bizim ülkemizde artık tanımı yok... O zaman insan soramadan edemiyor: Biz nasıl yönetiliyoruz veya biz niye seçim yapıyoruz? *** Enseyi karartmayalım! Olur... Zaten bu milletin ensesi yediği dayaklardan simsiyah... Ve hasarlı... Ve başı öne eğik... Hani hep isyan ederdik ya... Neden dürüst ve nitelikli insanlar siyasete atılmaz diye... Hani "Bana politika yapma" derken, "politika"nın bir sahtekârlık tanımı gibi genlerimize işlemesinin ne kadar acı olduğunu itiraf ederdik aslında... Bu ülkede niye insanlar politikaya atılsın ki? "Muhalefet" etmeyi bile beceremeyen bir zihniyet, "totaliter" bir anlayışla zaten hep iktidarda... Yanlış öğretmişler... Saltanat kaldırılmamış. El değiştirmiş... Atatürk'ün başlattığı hamleyi, onu bayrak yapanlar tamamlamak şöyle dursun, perişan etmişler... Yazık...