Hayat; üç-beş nöbeti...

A -
A +

Gazetecilik zordur... Bir çok meslekten farklı olarak, gününüzün tamamını kuşatır, uykularınıza girer, zamanla ve hayatla yarıştırır... Gazetecilik caziptir de... Alır sizi vitrine koyar. Hem, vitrinde ne varsa bütün detaylarına kadar girme fırsatınız olur ve isterseniz o vitrinde kendinizi de gösterirsiniz... O bakımdan, bu albenili işin talipleri iki kısma ayrılır... İlki, gazetecilik yapmak isteyenlerdir; zora soyunmuşlardır... İkincisi gazeteci olmak isteyenlerdir; cazibenin peşinde ve vitrinde görünmenin telaşındadırlar... Belki bu konuda ahkam kesiyor oluşuma karşılık, yukarıdaki resmim sizi tereddüde düşürebilir ve henüz ihtiyar değilim ama, geride kalan yirmi yılın hatırına bu kadarcık tesbitimi hoşgörün... *** Gazeteciler gibi, gazeteler de bu iki yoldan birini tercih ederler... Vitrinde olmak ve vitrini karıştırmak kolay ve caziptir. Sizi popüler gazete yapar. Ancak elinizde tuttuğunuz gazete, kurulduğu günden beri, zoru seçmiş ve hep gerçek haberin, itidalin, huzurun, devletin ve milletin yanında yer alarak, medyanın yüzakı olmuştur. Bir takım ahmakların, bu zor ve mukaddes prensibi inadına algılamayıp, "huzursuzluk" tellallığından kaçışı ısrarla yanlış yorumlarına cevap vermek bile abes... Okuyucularına en anlamlı hediyeleri verirken ve herkese kütüphaneler kazandırırken de Türkiye, aynı mesleki ahlak anlayışı içindeydi... Tirajı bir milyon iki yüzbini devirip basın tarihine geçerken de... Ve bugün de... Bu prensip, iktidarlara göre değişmedi... Krizlere göre de değişmedi. Türkiye Gazetesi, bu mesleki doğrular açısından, istikrar abidesidir... *** Ülkemiz, tarihinin en ağır ekonomik krizinden kurtulma emarelerini gösterirken, gazetemizin yakından bildiğiniz ve beklediğiniz "işe yarar", "hayata değer katar" promosyonları da tekrar hız kazandı. Birbirinden doyurucu ve gerekli eserler birer birer kütüphanelerimizde, gönüllerimizde yerlerini almaya başladı... Bu hizmeti böylesine yapabiliyor olmak, ekonomimiz adına ümit verici gelişmeleri teyid etmektedir. *** Ve gazetemizde birkaç gün önce gerçekleşen nöbet değişimi de, yeni bir heyecanın, dinamizmin başlangıcının habercisidir. Zor zamanlarda, gemiyi, engin yöneticilik tecrübesiyle ustaca idare eden gönül adamı Resul İzmirli ağabeyimiz, görevini Fuat Bol ağabeyimize devretmiştir. Fuat Bol, gazete çalışanlarının da, okuyucularının da, yöneticiliğiyle, yazarlığıyla yakından tanıdığı bir isimdir. Zoru seven, yorulmayı seven, heyecanı seven, velhasıl gazeteci olmayı değil, gazetecilik yapmayı seven ve ben de dahil, bir çok meslektaşımızda emeği olan tecrübeli bir isimdir. Hafif kırlaşan saçları, tecrübesinin kıvamının ispatıdır. Yirmi yıldır koridorlarda yankılanan coşkulu sesi ise, heyecanının... Yakıştığı yere hoşgeldi... Hayırlı olsun...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.