2003'de uzun bir sohbetimiz olmuştu Osman Sınav'la. Dizilerden çok sinemaya eğilmek ve filmleriyle dünyaya açılmak istiyordu. Tabii o zaman Kurtlar Vadisi ile özdeşleşmiş bir durum söz konusuydu. Öncesinde Deliyürek buna zaten bir zemin hazırlamıştı. Pars Kiraz Operasyonu asla Osman Sınav'ın o sohbette anlattıklarına uygun bir iş olmamıştı. Ve uzun zaman beklemede kaldı. Daha doğrusu dizilere devam etti. "Uzun Hikaye" belki bu anlamda Osman Sınav'ın o çok hayal ettiği çizginin en önemli eseri olsa gerek diye düşünüyorum. Burada altını çizmek istediğim en önemli husus hikaye... Yönetmenlerin hayallerini kendi yazdıkları hikayelerle gerçekleştirmeye çalışması hiçbir zaman doğru sonuca götürmüyor. "Uzun Hikaye"yi derinlikli ve güzel kılan usta bir kalemin eseri olması. Yönetmen ve oyuncuların kendi işlerini layıkıyla yapması, doğruların bir araya gelmesi demek oluyor ve neticede hayal kırıklığı yaşanmıyor. Velhasıl usta işi bir hikaye, usta yönetmenlik ve İmirzalıoğlu'nun ilk defa aksiyon dışı bir rolde fevkalade oyunculuğu "Uzun Hikaye"yi seyretmeye değer bir film haline getirmiş. Haftanın bir diğer filmi Tetikçiler. Sıradışı bir bilimkurgu/ fantazi hikayesi. Zaman makinesi keşfedilmiş fakat sadece kanunsuzlar kullanıyor. Bir tetikçinin kendi yaşlı halini öldürmeye çalışmasını hayal edin. Tetikçiler için bir yönüyle bu kadar söz yeterli. Fakat sinemada alt metin, üst metin gibi sözüm ona teknik bir dil kullanmaya meraklı ve görünen /görünmeyen mesajları irdelemeyi iş edinen "eleştirmen gözlüğü" ile bakacak olursak, hayatın sorgulanması, geçmiş ve gelecekle hesaplaşma, dünyanın sonu, neler için hayatın feda edilebileceği gibi bir dizi argüman bulabilir ve filmin tüm bunları işlediğini söyleyebiliriz. Sektörün kalbinin Antalya'da attığı bir haftada vizyona çıkan film sayısı da çok az. Ama Uzun Hikaye'yi atlamayın. Tetikçiler ise farklı bir eğlencelik...