Bilgi çağında, bilgi travması yaşayan bir toplumuz... Eksiklik var... Temelsizlik var... Çarpıklık var... Üstüne de, her sahada yabancı kültürlerin amansız baskısı... Kimiz biz? Neyiz? Ne olmalıyız? Bu soruları sormaya fırsat bulamadığımız bir hız ve karmaşa içinde dünyayı yakalamaya ve hayatı yaşamaya çalışıyoruz. ..... Biz kimiz? Bu soruyla halleşmek zorundayız halbuki... Üstünde düşünmeden, sonucunu içimize sindirmeden yol alamayız. Nasıl olacak? Temel eğitimin yıllarca süren "tarih alerjisi"ne rağmen nasıl olacak? Tabii olması gereken, okullarda çocuklarımıza, kim olduğumuzun ilmi, tarafsız, komplekssiz bir biçimde anlatılması, öğretilmesi... Ama bu olamadı... Osmanlıyı aşağılamak, kötülemek veya yok saymak modaydı; gerçi geçti... Merak sahiplerinin okuma ve öğrenme içgüdüsüyle kitaplara boğularak bir yerlere varmaları ayrı bir zahmet ve övgüye değer... Ama bunu yapmasını herkesten bekleyebilir misiniz? Onun için birkaç nesil eksikli, temelsiz ve çarpık bilgilerle yetişmek zorunda kaldı... ..... Şimdi bu problemi ortadan kaldıracak, önemli bir kitap var önümüzde... Değerli bir ilim adamının, Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil'in, herkesin zevkle okuyabileceği ve anlayabileceği bir tarzda kaleme aldığı "Kayı" isimli roman tadındaki eser, hacminin aksine büyük bir boşluğu dolduruyor... "Birincil Kaynaklardan Osmanlı Tarihi" üst başlığı ile yayınlanan kitap, "Kayı Yiğitleri Söğüt Yolunda" bölümüyle başlıyor ve "Sultan Çelebi Mehmed'in Şahsiyeti" bölümüyle bitiyor. Tarih Düşünce Kitapları (0 212 511 75 00) serisinin ilk kitabı olan "Kayı"nın devamı gelecek ve Osmanlı tarihi, Prof. Şimşirgil'in kalemiyle tamamlanacak. Osmanlı tarihinin bu kesitini, 200 sayfaya böyle bir ilmî ciddiyet ve edebî üslupla sığdırmak kolay değil ve onun için yazımın başlığını "İlaç gibi kitap" koydum. ..... Kitabın önsözünden bir bölüm: "Bir kısım yazarlar, Osmanlıya peşin hükümle yaklaşıyor. Değil Türk hatta dünya tarihinin en büyük, en şerefli ve en devamlı devleti olan yüce bir imparatorluğu tek kalemde silip atmak gibi düşmanca bir tavır sergiliyorlar. Bir kısmı ırkçı bir taassupla yaklaşıp onun evrensel hedeflerini kavrayamıyor ve karalama yolunu tutuyorlar. Nihayet son yüzyılda ortaya çıkan, kökü dışarıda bazı din simsarları da, bunlara ilave olarak Osmanlı Padişahlarını karalama furyasına katılıyor. Neticede Osmanlıyı öğrenmek isteyenlerin aklı, fikri karışıyor. Doğrulara ulaşmak güçleşiyor. Bu itibarla çok önemli bir noktaya da okuyucularımın dikkatini çekmek istiyorum. Eserdeki hemen her bölümün sonuna istifade ettiğim kaynakların ismini verdim. Böylece bilgilerin doğru ve güvenilir olduğunu, rastgele yazılmadığını belirtmek istedim."