İnsan derin bir muamma... Günü gününe değil, kimi zaman anı anına uymuyor. Kesintisiz bir huzur hali için, bütün "kemal" sıfatlarına sahip olmak lazım ki; bu herkese nasip olabilecek bir derece değil herhalde... Kimi zaman zahiren birçok maddi ve manevi zenginliğin içinde, küçücük arızalar hayatı altüst etmeye yetiyor. Kimi zaman da tam tersi oluyor; baş edilmesi gereken onca sıkıntı varken, Allah'a sığınıp "huzur"un kokusunu duyuyorsunuz en azından... Sosyallik, bazen insanın aynada kendine bile tahammül edemez olduğu zamanlarda hiçbir anlam ifade etmiyor. Kaçmak istiyorsunuz... Ve fakat kimden nereye kaçacaksınız? Bunun cevabı kolay olmadığı için, kaçmak duygusu gerçekleştirilemeyen hastalıklı bir hayal olarak kalıyor. Şimdi ben İstanbul'da yaşayanlar için cümleler kuracağım ama... Muhteviyatı bütün Anadolu'da geçerlidir... Geçen pazar gece yarısı telefonum çaldı ve sevgili arkadaşım Tolga Ürkmezgil, "Hocam in aşağı... Gezmeye gidiyoruz..." dedi. Soyadı kendisinin cesaretini ortaya koyuyor ama, o saatte ürkmedim desem yalan olur. Bu arada "Hocam..." hitabı tamamen ağız alışkanlığı... Benim böyle bir sıfatla uzaktan yakından ilgim olmadığımı biliyorsunuz. Neyse; aldı beni Beyazıt'a götürdü. Sabah namazı için bir değişiklik yaşatacaktı bana. Aslında bayağı meraklandım. O vakitte kimbilir nasıl olurdu İstanbul'un en nadide bölgelerinden biri... Aman yarabbi, sanki bayram sabahı... Nasıl kalabalık... Akıllara seza bir güzellik yaşadıktan sonra, epeydir bahsettiğim bir ziyaret için bu sefer ben onu sürükledim. Bozdoğan Kemerinin altından geçip, Haliç'ten "u" dönüşü yapıp Zeyrek'e doğru tırmandık. Mehmed Emin Tokadi hazretlerini ziyaret ettik. Pazar sabahının sessizliği, ıssızlığı, huzuru ve güzelliği içinde, kendi adıma müthiş bir keşif yaptım. Kaçacak yer bulmuştum... Kendimden bunaldığım zaman, dirilere değil, ölülere kaçacaktım. Fakat "kemal" sıfatlarının tamamına sahip ölülere... Çünkü onlara ulaşmak çok kolay... Bağlarbaşında Abdülfettah-ı Akri Hz, Eyüp Nişanca'da Murad-ı Münzavi Hz., Zeyrek'te Mehmed Emin Tokadi Hz., Üsküdar'da Hüdayi Hz., Topkapı'da Seyit Nizam Hz, Kocamustafapaşa'da Sünbül Sinan Hz, Merkez Efendi Hz... Fakat ıssız zamanlarda... Huzur için o kadar cömertler ki...