İyi şeyler...

A -
A +

Öylesine çözümsüz görünüyordu ki... Yıllar önceydi; bir belediye otobüsündeydim ve Haliç Köprüsü'nün üzerinden geçiyorduk. Yazdı, sıcaktı ve dayanılmaz bir koku vardı. Bildiğimiz, kanıksadığımız bir koku: Haliç kokusu... Yolculardan ikisinin hararetli konuşmasına, kulak misafiri oluyordum. İstanbul'un kangreni haline gelmiş mesele için üretilen çözümleri tartışıyorlardı ve biri şahsi fikrini söyledi, başka çare bulunamazmış gibi: - Dolduracaksın kardeşim. Yok Japonlar gelip halledecekmiş de, yok dibinde dünya kadar altın varmış da... Hikaye hepsi... Dolduracaksın. Üstüne de yapacaksın bir iki futbol sahası... Tamamdır. O zamanlar devasa problemlerimizin garantili çözümü mutlaka dışarıdaydı zaten... Almanlar, Japonlar, Amerikalılar... Biz, bizim bir şey yapacağımıza inanmıyorduk. Veya öfkeyle ürettiğimiz çözümlerin de, elle tutulur tarafı yoktu... ..... Sevgili tonton Cumhurbaşkanımız, rahmetli Turgut Özal, hallaç pamuğu gibi atmasaydı Türkiye'yi, bu inançsızlık ve karamsarlık sürer giderdi ihtimal... Ama "meseleye bir de şu taraftan bakalım" geniş açısı, bir heyecan rüzgarı olarak dalgalandı üzerimizde ve zamanın İstanbul Belediye Başkanı Dalan, "Haliç temizlenebilir" dediğinde o kadar da şaşırmadık... Başlamak... Ve kararlılıkla sürdürüp tamamlamak... ..... İki gün önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ali Müfit Gürtuna Haliç'te kulaç atarken, "istersek herşeyi yapabileceğimizi" kazıyordu aslında şuuraltımıza... Taş üstüne taş koymayan ve varlık sebebi sadece ve sadece eleştirip karşı çıkmak olan zihniyet (yürüyüş yapmayı ve alkışlı protestoyu da özellikle çok severler; çünkü medyaya çıkmak için iyi bahanedir) ister görsün, ister görmesin İstanbul'da "çok güzel" şeyler oluyor. Bu yazı, belediye bülteni olsun istemiyorum... Onun için o "çok güzel" şeyleri sayıp dökmeyeceğim ama... Artık "yüzülebilen" Haliç'in yakasında, kimliğimizi ilan eden çok değerli bir rozet var ve hâlâ gidip görmeyenleri "uyandırmak" lazım... Miniatürk, coğrafyamızın bütün değerlerini ihtiva eden bir "moral hapı" gibi ziyaretçilerini bekliyor. Miniatürk ziyareti, birkaç saatte bütün bir Türkiye'yi gezip görme tadı bırakıyor gönüllerde. Bir yandan da, "Türkiye'yi karış karış gezip görmek" için tahrik ediyor insanı... ..... Evet... Yakın zamana kadar, biz, bizim bir şey yapacağımıza inanmıyorduk. Hastalığımız buydu. Ve bu hastalığımızdan rant sağlayanlar, tedavi geciksin diye ellerinden geleni yaptılar. Şükür ki, her şeye rağmen iyileşiyoruz...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.