Karpuzu patlatan...

Seçime bu kadar az kalmışken... Üstelik hem haber ve hem yorum için malzeme bolluğu yaşanırken... Siyasetten bahsetmek istemiyorum. Çünkü bir tarafın yaptıklarını ve yapacaklarını anlattığı... Hatta nasıl ve ne şekilde yapacağını detaylandırdığı... Diğer tarafın proje yerine bol keseden sallayıp, popülist akıl hocasının yolundan gittiği... Gülme kabiliyeti olmayan bir diğerinin skandalları ve partinin altından kayıp gidişini seyrettiği... Gerçekten adil olmayan bir seçime gidiyoruz. Adil değil çünkü AK Parti bu yarışta tek başına... Karşısında muhalefet yok... Karşısında lider yok... Elbette genetik olarak camiden, ezandan rahatsız olanın oy vereceği parti belli... Kafası karışık öfkeli ve dar görüşlü olanlar da çıkacak... Onlar da rengarenk amblemlerden birine mührü basıp içini serinletecek... Bu fikri sabitleri bir kenara koyarsanız, Türkiye'nin 10 yıl öncesiyle bugününü kıyaslayabilecek kadar izan sahiplerinin AK Parti'den başka seçeneği yok... Onun için bu seçim bir teferruattan ibaret geliyor bana... *** Dünkü gazetemizin sür manşetinin köşesinde bir haber vardı: "Karpuzlar İnfilak Etti" İşte bütün mesele budur ve bir çok garabetin ipuçları siyasette değil, karpuzların patlamasında saklıdır... Haberin devamı şöyle: "Çin'de açgözlülüğün sonu fena oldu. Hızlı büyüsün diye aşırı dozda kimyasal madde verilen karpuzlar tarlada patladı... Servet kazanmayı hayal eden çiftçiler büyük zarara uğradı..." *** Karpuzu patlatan kimyasal madde değil, "hırs"tır... Açgözlülük yani doymazlıktır... İşte insan hırsı yüzünden, açgözlülüğü yüzünden yalan söyler, iftira atar, canı bile kendisine emanetken dünyayı sahiplenmeye çalışır... Sonra bakmışsınız ki, ahlak patlamış, fazilet patlamış, tevazu patlamış, insaf patlamış, insanlık patlamış... Karpuzun patlaması bütün bu rezilliklerden sonra gelir ve daha masumdur...