İlk defa kaymakamlığa gideceğim. Çünkü eğitim kurumu görüntüsüne sahip, fakat makamlarında fosur fosur sigara tüttürürken, çocukları nasıl kafaya alacaklarını bilen memurelerin yönettiği bir iş yeri hakkında şikâyetim var. Vatandaşım ya. Haklı olduğuma inanıyorum ve bu hakkı aramak niyetindeyim. İki günlük sözde eğitim sonrası kaydımızı sildirmek istiyoruz. Sonrası bir yığın çirkinlik ve tutarsızlık. Neyse... Bakın vatandaş Murat'ın çektiğine. Mesken olarak yapılmış ve hem tapuda hem de site yönetim planında mesken olma şartı getirilmiş bir binada iş yeri açılmış. Bu usulsüz. Site yönetimi, "Biz onlara şikâyet halinde problem yaşayacaklarını söylüyoruz ama aldırmıyorlar..." diyor... Ben de belediyeden başlıyorum. Beyaz masaya müracaat. Sorunları çözme makamı mümkünse sorunu yok saymak veya şikâyetin lüzumsuzluğuna ikna etmek istiyor pasif bir direnişle... Zaten zabıtanın yeri değişmiş. Bilgisayarlar çalışmıyormuş. Kararlıyım... Zabıta gidip bakıyor ve ruhsatının olduğunu görüp dönüyor. O zaman alınan ruhsat usulsüz. Güzel, incelemeye devam. Avukat arkadaşlarımdan biri yol gösteriyor; kaymakamlığa dilekçe yaz. Anında çözülür... Seviniyorum ilk defa kaymakamlığa gidecek olmaktan. Çünkü bu makam ilk defa benimle ilgilenecek ve ben varlık sebebini anlamış olacağım... Dilekçem elimde giriyorum. Yazı işleri memuresi, müdürüyle görüştükten sonra kâğıdı tüketici hakem heyetine havale ediyor. İlla ki mühür, imza vs. Havale yani. Kocaman iş... Tüketici heyeti üç-beş kilometre ileride başka binada. Mal müdürlüğünün katında. Oradaki görevli bu talebi değerlendiremeyeceklerini söylüyor. Milli eğitim müdürlüğüne gitmeliymişim... Ona "Sen kaymakamdan daha mı iyi bileceksin?" demiyorum. Ayıp olur. Israr işe yaramıyor. Milli eğitim müdürü kaymakamlık binasında... Dönüyorum 3-5 kilometre geri. Bu arada hava da 40 derece. Sıcak. Nemli... Milli eğitim müdürlüğündeki memur ve memureler, şikâyet etmek istediğim kurumun kendilerine bağlı olmadığını, dolayısıyla yapacakları bir şey olmadığını söylüyor... Hemen soluğu kaymakamın yazı işleri müdüründe alıyorum. Diyorum ki; "İmdaaat..." Sonradan öğreniyorum, imdat müdürlüğü henüz ihdas edilmemiş. Kimi kime şikayet edeceksin dairesi de tatildeymiş. Velhasıl o kocaman binalar, devletten maaşlı yüzlerce insan... Bildiğimiz ve bilmediğimiz harcamalar, yol gösteremiyor garip vatandaşa. Sistem vatandaşı yorup, hakkını bildiği gibi aramaya yönlendiriyor. *** Şimdi Sevgili Cumhurbaşkanımızın haftalık programını takip ediyorum. Yakınlarımdan geçerse, işi gücü bırakıp yatacağım sotaya ve atlayacağım önüne elimde dilekçeyle... Hem bedavadan haber oluruz gazetelere... Hem o mutlaka çözer. Çünkü pratik davranıyor. Görevlilere havale ederken, mühür imza falan umursamıyor. "İlgilenin" diyor.