Bir düğün fotoğrafı... Cumhurbaşkanımız kızını evlendiriyor. Karede Başbakanımız, Meclis Başkanımız başta olmak üzere, bizi yönetenler, eşleri ve dahi mutlu ve heyecanlı yüz ifadeleriyle "yeni evli çift" bir arada... Cumhurbaşkanımız, "Bir baba olarak buradayım..." diyor... Sevinçli ve huzurlu ve her zamanki gibi gülüyor... Konuştuklarını anlayabiliyorum... Bizden biri gibi, çocuğunu evlendiren mutlu bir vatandaş/baba gibi... Onu anlayabiliyorum... Mutluluklarına ortak oluyorum... Hele düğün takılarını şehit yakınlarına bağışlamalarını düşünmeleri, kalbimden bir hıçkırık olarak kopuyor, boğazımda düğümleniyor... Bir Cumhurbaşkanı bana gurur veriyor... *** Ekranda diziler gırla gidiyor... İki şey dikkatimi çekiyor ve seviniyorum: İlki muhteşem İstanbul görüntüleri... Keşke bu görüntüleri bütün dünyaya gösterebilsek... Canım İstanbul... Şiir gibi... Masal gibi... Rüya gibi... Yönetmeninden kameramanına, senaristinden kurgucusuna kadar bu memlekete ve bu şehre duyulan sevgi ve öz güven fark ediliyor... İkincisi kimi dizilerde hayatın içinden manzaraların, hiçbir kompleks ve tuhaf kaygılar taşınmadan ekrana getirilmesi... Arada ezan okunuyor... Arada cami görüyoruz... Arada namaz kılan veya dua eden görüyoruz. Sadece arada bir/olsun/olması gerektiği kadar zaten... Yabancı dizilerdeki kilise/papaz ağırlığı kadar değil üstelik... İlginç geliyor çünkü; Bir "görmezlikten gelme" vardı düne kadar, yok sayma vardı... *** Cumhurbaşkanımızın kızının düğününde... Veya bazı dizi filmlerde... Hayatı, hayatımızın içinden bir şeyleri seyrediyorum... Hoşuma gidiyor. Ve fakat... Eş zamanlı olarak... Nedense... Bir kısım medyada, öyle karanlık tablolar çiziliyor ki... Vatandaş olarak ben kendimi zirvede görürken... Birileri, yaşadığım ülkeyi karanlık ve akıbeti feci göstermek için çırpınıp duruyor... Bunu anlayamıyorum... Nedense... *** Ama seçim sonuçlarını anlayabiliyorum...