"Okumuyoruz..." şikayeti, bizim klasik sızlanmalarımızdandır... Yayıncılarımız da hep "Battık, batıyoruz" edebiyatıyla, yukarıdaki şikayete gönderme yapmışlardır. Yani neticede biz okumuyorduk, yayıncılar da zarar ediyordu. Ondan sonra Türkiye'nin her türlü acizliğini ve çarpıklığını bu "okumama" hastalığına bağlayarak, "problemin adını koyma" rahatlığıyla içimizi serinletiyorduk: "Bizden adam olmaz kardeşim... Okumuyoruz..." ..... "Okumamak" bir suç olarak bu milletin üzerine kolaylıkla yüklendi ve işin içinden çıkıldı. Kimse "Neden okumuyoruz?" sorusuna yeterince kafa yormadı... O çok şikayet eden yayıncılara "Acaba sizde mi bir problem var?" diye soran olmadı... Onlar hep ağladılar ve ama ağladıkları işten de vazgeçmediler. Ya işlerini çok seviyorlardı... Zarara rağmen vazgeçmiyorlardı. Ya da aslında kazanıyorlardı... ..... Ve yazarlar... Sonra diğer aydınlar... Bu zümre de yayıncılar gibi sızlandı hep... "Okumuyordu bu millet kardeşim..." Ama genelde hep sızlandılar ve herhangi bir kitabı "tavsiye" etmediler... "Buzdolabı mı bu, reklam olur diye korkuyorsunuz" diye sormadı kimse. Yeni çıkan bir kitap... Yeni bir yazar... Tartışma konusu olmadı... Gündeme getirilmedi... Yeni bir kitap satılsın diye "özendirilmedi"... ..... "Okumuyoruz" diye suçlayanlar ve sebebine kafa yormayanlar aslında bir yandan da kibir kokan bir edayla "ben okuyorum"u ilan etmekte ve kendini halktan ayrı ve daha üst bir mevkiye konumlandırmaktadır. ..... Yıllarca yurt dışında yayınlanan kitapların şekline, şemailine, kâğıdına, kapağına iç geçirdik... Şimdi sakın "önemli olan muhteva" demeyin... Elbette muhteva önemli ama, "okuma zevki" diye de bir şey var yani... Maalesef o görsel kaliteyi yakalamakta tembel davrandık... En azından yayıncılar bu noktada kabahatlidirler. ..... Ve kitabın fiyatı... Bunun arkasına sığınılmasını, "okumuyoruz" şikayeti kadar haksız buluyorum... Ama... Şu günlerde bir yayınevi, kitabın her yerde bulunabilmesi açısından "ulaşılabilir", fiyatı açısından da, "satın alınabilir" olduğunu gösteren önemli bir cesaret sergiledi... Ve yayıncılıkta yeni bir dönem başlamış oldu... Dolayısıyla yayıncılar da, "okumuyorlar" değil, "okutamıyoruz" gerçeğiyle yüz yüze gelmiş oldu... Basacaksınız kardeşim artık... Öyle beşyüz tane, bin tane değil, onbinlerce basacaksınız, maliyetiniz düşecek ve ben de ama gazete bayiinde, ama herhangi bir alışveriş merkezinde makul bir fiyata kitaba ulaşacağım... Siz, yazdığınız, yayınladığınız kitabı bana okutabilmek için kırk takla atacaksınız... Kasım kasım kasılıp şikayet etmek yerine... Ben de karşılığını o kitabı satın alarak vereceğim... İnsanlar yolda, otobüste kitap okumaya başlayacak... Alışkanlıklar değişecek... Olacak bu iş... "Suçlamayı" ve mazeretlerin arkasına sığınmayı bırakacağız... İşimizi "adam" gibi yapacağız... Bu millet de okuyacak...