İlk karşılaşmamızdı... Ve ben daha çocuktum... Kalbimi avuçlarına aldı; yüzünde tatlı bir tebessüm... Gözlerinde ötelerin ötesi... Ilık bir rüzgâr esti... *** Kitap, kapağından belli olur ya... Bin bir macera, akıl almaz hazineler, kahramanlar ve kahraman olmak... Ben o kitabı çekip aldım... Göğsüme bastırdım... Sahiplendim... Daha ilk karşılaşmamızdı... Çarptı beni... Ilık bir rüzgâr gibi... *** Ve ben daha çocuktum... Yerçekimine karşı koymak sarhoş etti... Tebessümü sarhoş etti. Elini tutmak istedim; hayatımı istedi... Verdim... *** Şimdi aradan yıllar geçtikten sonra... Bu okyanustaki küçük bir kayığın ve kaybolmamak için attığı çıpadaki yosunların hikayesini yazmak lazım... Şimdi aradan yıllar geçtikten sonra, bu çocukluk aşkının hikâyesini yazmak lazım... Siz anlamayı boş verin... Ben bile anlamamışken... Bu; giriş, gelişme ve sonuçtan ibaret bir hikaye olamayacak kadar güzel... Anlaşılamayacak kadar güzel... *** İçinde hüzün olmayan kutlama var mıdır yeryüzünde? *** Neredeyse çocuktum... Kalbimi aldı avuçlarına... Kahraman olmak istedim... Çünkü o da bir kahramandı... Bana ve bize, uzak ufukları gösterdi... Uzak ufuklara yolculuğumuz onunla başladı... Onun hayalleri heyecanımız, bizim hayallerimiz onun gerçekleştirdikleri oldu... *** O bir kalp koleksiyoncusu... Diğerleri umurumda değil... Bana sorarsanız; bu koleksiyonun en nadide parçası benim kalbim... *** Haydi... Bir sevda söyleyin ve hikâyesini yazın... O sevdayı yaşadığınız sürece.. "anlaşılmazlık" sadakat nişanı olacaktır göğsünüzde...