Koltuğunuza yaslanın!

A -
A +

Kieslowski, "On Emir"den mülhem "Dekaloglar"ında, insanı, hayatı ve çelişkileri sorgular; sinsice bir irdeleyiştir bu. Hep "ters köşe"sini arayıştır doğru görünenin... Diğer taraftan ünlü üçlemesi "Üç Renk"in "Mavi"sinde "sinema"nın ne olduğunu basit planlar ve sekanslarla ortaya koyar. Juliette Binoche'nin bir bankta tefekküre dalışı, güneşin sıcaklığı ve gölgelerin sakin dansıyla insanın yüreğine dokunur. Sahnenin uzunluğu aksiyon manyaklarını bile rahatsız etmez; o kadını anlamaya ve yanıbaşında acısını hissetmeye o kadar iştahladırır ki seyirciyi... Filmleri gişeleri sarsmamıştır bildiğim kadarıyla. Ancak yeni bir filmi gündemde olsa, on milyonlarca dolar harcanan Hollywood zorlamaları kadar tartışılacağı muhakkak. Bir tarafta para ve teknoloji... Diğer tarafta insana dair arayışlar ve sanat... Ve araç ortak: Sinema... *** İyi yerdeyiz... "Türk Filmi", "Yeşilçam" ve "Türk Sineması" kavramları ya salya sümük melodramları, ya akıllara zarar Cüneyt Arkın uçuşlarını ya da 10 seneye damga vurmuş "Parçala Behçet" rezilliklerini hatırlatırken, şimdi işin rengi değişiyor. Her ne kadar "Nefes" gibi başı sonu belli olmayan, ne demeye çalıştığını karnının içine saklayan ve sonuçta tam hamaset rüzgârıyla yıkanmak isterken bi dolu askeri beceriksizliği sunan tuhaf ve güdümlü filmler araya karışsa da, hem ticari açıdan hem sanat arayışı açısından ümit veren bir yolda ilerliyor... "Türk Sineması" deyince artık akla yeni ve güzel şeyler de geliyor... Cem Yılmaz ve Yılmaz Erdoğan "komik"lerimizin, saygı duyulacak işleri belki "gülmekten yerlere yatacağız" beklentisinin gölgesinde kaldı. Ama GORA ve AROG teknoloji kullanımını mesele olmaktan çıkarmış örneklerdir Türk Sineması adına. Yani "adamlar bir filmde o kadar araba parçalıyor, biz yapamayız" önyargısı yıkılmıştır... Uçak da parçalar, uzaya da gideriz. Keza "Neşeli Hayat" tertemiz, dokunsan tutacakmışsın yakınlıkta, içimizden veya yanıbaşımızdan sevimli bir hikâyedir ustaca anlatılmış. Televizyonda kotarılmış reytinglerin beyaz perdede kolayından şöhrete ve paraya dönüştürme çabasına da kızmamak gerek: Muro ile Gladyo arasında fark yoktur. Elimiz değmişken "sinema filmi" patlatalım heveslerinin sonucudur. Bu gerçek bütün dünyada yaygın bir şekilde iş yapar... *** Issız Adam, Yumurta, Uzak, İklimler, Polis yakın dönemin bi dolu dikkat çekici "Türk Filmi"nden birkaçı. Üstelik birçoğunda ilk defa karşılaştığınız ve fakat hayranlık uyandıracak performanslarıyla insanı şaşırtan oyuncular var... Velhasıl 2012 gibi aptal hikâyelerin esiri Hollywood "marka"sının sermayesini yiyerek ve teknolojiye abanarak daha ne kadar iş yapar emin değilim. Fakat bizde anlatılacak çok hikâye var...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.