Sıcaklar bunaltıyor.. Trafik bunaltıyor... Bu hafta vizyona giren filmler de bunaltıyor. Adeta korku, gerilim ve şiddetin resmi geçidi var. Filmleri değerlendirmek üzere yönetmenlerine bakarsanız, bu hafta Oliver Stone dikkat çekecektir. Fakat Stone'un Vahşiler'i, başarılı oyuncu kadrosuna ve yönetmenin bizatihi kendi kalitesine karşılık sapık ilişkiler ve gereksiz ve iğrenç şiddet sahneleriyle "Ben böyle sanatın..." hükmü ve tepkisine mazhar oluyor. Filmden mutlu ayrılmadım. Eleştirinin bile bir reklam hükmü var ve kimsenin vebaline giremem. Bırakın eksik kalsın. Ruhunuzu kirletmeyin. Bu açıdan bakınca sizin adınıza ıstıraplı bir haftaya muhatap olduğum söylenebilir. Başta da dediğim gibi, sıcakların, trafiğin ve hayatın bunaltıcılığına hangi film önermesi ve eğlencesiyle renk katacaktır bilemiyorum. Mazur görün. Esasen her film, içinde "merak" unsuru barındırmak zorundadır. Neticede bir komedi filminde bile baştan sona seyredilmesini mümkün kılmak için bir gerilim elbette vardır. Fakat filmin anlamını ve omurgasını merak ve gerilimin üstüne bina etmek, gerçek bir hikâye olmadığına işaret eder. Hikâyenin kendisi korku ve gerilimi barındırıyorsa ve hikâyeyi anlatmak için bu unsurları kullanıyorsanız problem yok. Ama film korku filmi, gerilim filmi, aksiyon filmi olsun diye yola çıkarsanız, hikâyeyi boş vermişsiniz demektir. Ortada hikâye yoksa, yönetmenlik, oyunculuk, görsel efektler, ses efektleri, kurgu vs. bir arada en muhteşem performanslarıyla boy gösterse de, vakit kaybı... Yine de bu haftanın filmlerinden bir ana fikir çıkaralım ki, gayretimiz bir işe yarasın: "Doğru olmayan bir şeye bulaştığın zaman, hesabını ödemeden çekip gidemiyorsun hayattan."