Bahçenin bir köşesinde yer hazırlamak... Toprağı inceltip, ekim yapılacak hale getirmek. Sonra bir avuç toz... Maydanoz tohumu... Güzelce serpilecek, üzeri ince bir tabakayla örtülecek... Ve... Pazarda manavda demeti 50 kuruş da olsa... Filizlenmesi takip edilecek. Gün gün büyümeleri seyredilecek. Biraz ele gelince salata için ilk maydanoz bahçeden koparılacak... Maydanoz yetiştirmek, albayların savcılığa gidip-gitmemelerinden, çocuğunu stüdyoda doğuracağından endişelendiğimiz Hülya Avşar gibi, Baykal'ın yaşına aldırmadan siyaset arenasındaki memlekete hizmet sevdasından, Süleyman Demirel'in tamamına çizik attığı yüzyıla inat, hâlâ parti düzenlemesi yapmasından, laik aydınların "darbe" seviciliğinden daha güzel, daha sağlıklı, daha faydalı... Maydanoz yetiştirmek... Allah herkese nasip etsin. Bahçesi olmayan saksıda da yetiştirebilir. *** Aptal yerine konmak ve buna karşı çıkamamak söz konusu ise en güzeli aldırmamaktır... Biz televizyonda her türlü haltı seyreder, anketlerde ise "Belgesel" azlığından şikâyet ederiz. Ordumuz da "Peygamber Ocağı"dır. Ve illa ki aklımıza Kosova, İstanbul surları ve en nihayet Çanakkale gelir. Sonra elimizde kazma kürek vatanı kurtarışımız. Ordumuz "Peygamber Ocağı"dır. Belgesel'den asla vazgeçmeyiz. Demokrasiden de... *** "Vakıf malından bir parça toprağı bahçene atarım da, görürsün gününü..." Harama helale karşı duruşumuz, Hazreti Süleyman'la hüthüt kuşunun menkıbesinde geçen bu satıra hayrandır. Ama hayranlıklarımızla, amellerimiz birbirini tutmaz bir türlü... Türkiye cüzi maaşlarıyla saltanat süren sihirbazlar ülkesidir. Nasıl oluyorsa... *** Salata için ilk maydanozu koparırken yayılan rayiha vardır ya... Mis gibi... Temiz... İştah açıcı... Baş döndürücü maydanoz kokusu... Ve ucuz olduğu için hâlâ hormonsuz ve doğal... Saksıda bile yetişen. Kibirsiz... Büyük nimet...