Depremin suyunu çıkarmıştık medya maymunu bilim adamlarıyla... On binlerce can gitmişti ama fırsattır deyip "zemin etüdü" pazarladılar korku salarak... O kadar sulandı ki iş, konu önemini, uzmanlar itibarını kaybetti. Şimdi şu kadarını biliyoruz ve ötesine aldırış etmiyoruz. Deprem olacak... Binamız sağlamsa yırtarız. Ve tabii ki eceldir; binan çok sağlamdır ama deprem seni bir elektrik direğinin dibinde yakalar da, asfalta yapışırsın... Allah korusun... Medyatik uzmanlar istedikleri kadar konuşsun, vız geliyor, tırıs gidiyor... *** Arkasından ekonomik krizlerle "ekonomi uzmanları" türemişti. Ağzımız açık dinliyorduk ilk başta... Kimi batacağız diyordu; kimi kriz fırsatlarından bahsediyordu. Döviz, faiz, borsa derken... Fırsatlar hep teğet geçti... Cebimizdeki para kadar nefesimiz olduğunu anlayıp, ekran maymunlarını salladık gitti. Çalışırsan kazanırsın. İnsanlık çizgisinde hayat devam eder. Oynarsan belki kazanırsın ama oynayarak kazananların "dansözlük" hâlini hesaba katmak lazım. Bir gün vezir, bir gün rezil hallerde dünyaya saplanırsın... *** Ve ekrana çıkmanın ticaretini yapan din simsarları oldu sonra. Tavuktan kurban olur diyen, otel odasında uygunsuz film seyreden veya sekreteriyle basılan... Din uzmanı değil, ekran azmanı oldukları çıktı ortaya... *** Derken tarihi de sulandırdık. Uyuyan kızla, kendisiyle kavgalı malumatfuruşun magazin dağarcığından "Kara Murat Bizans'ta" yollu asılsız ve astarsız maceralar bekleyeceğiz demek ki... Çünkü Muhteşem Yüzyıl'ı pek bi beğenmişler... Amiyane tabirle "Kara Murat resimli tefrikası" da karılı kızlı cinstendi... Muhteşem Yüzyıl da öyle. Tamamdır yani... Kanuni nasıl bir karakterdir? Kime ne? Osmanlı terbiyesi nedir? Salla gitsin... İşimiz magazin... *** Ama ben titizlenirim tabii. İslamı inancı, Kanuni'yi atası, dedesi bilenler titizlenir... Titizlenmeyip sallayanların soyuna bakmak lazım her ihtimale karşı... Neden bu kadar rahatlar diye...