Okumuş çocuklarımız

A -
A +

Ahmet Turan Alkan'ın "Üç Noktanın Söylediği" kitabındaki "Ali Desidero ve okumuş çocuklarımız" isimli nefis yazısı, bugüne kadar genelde "inancı çürük", halka tepeden bakan malum zihniyeti işaret ederdi benim için... Ve fakat şimdi daha bir yakin hissediş bana şunu gösteriyor; "okumuş çocuk" kibri, sadece bir tarafa, bir sosyal sınıfa, belirli bir siyasi anlayışa ait değildir... *** Rabbimiz "çalışana veririm" ve "nimetin kıymetini bilmezseniz alırım" buyuruyor. Bu ikazında ise belli bir zümreyi işaret etmiyor. Muafiyet yok yani... Dolayısıyla bir zamanlar "onların" okumuş çocukları bu memleketin canına okurken, "bizim" okumuş çocuklarımız "var" olmanın savaşını veriyorlardı. Bu "var" olma savaşı yani çalışması, "çalışana veririm" müjdesiyle karşılığını buldu... Sermayenin rahmetli Özal'ın devrimleriyle belli bir zümrenin elinde mahkum olmaktan çıkıp, AK Parti iktidarıyla da "fırsat eşitliği" denebilecek bir cömertlikle tabana yayılması, her sahada daha adil sayılabilecek bir rekabeti getirdi. *** Şimdi ikinci ikaza dikkat kesilmemiz gerekiyor... Nimetin kıymetini bilmek, nimeti sömürmek veya üzerine çullanıp kimseye yedirmemek değil, insanların ve insanlığın istifadesine sunmaktır. Ahmet Turan Alkan, o muhteşem yazısının sonunda "okumuş çocuklar" için merhamet niyaz ediyor ve şöyle diyor: "Eğer onlardan birini görürseniz, onlara acıyınız ve onlar için dua ediniz. Çünkü bu okumuş çocuklar bizim uzviyetimizin merhamete ve duaya en muhtaç ve en süfli kısmını teşkil ediyor." Bu cümleden ilhamla, merhameti ve duayı bütün "okumuş çocuklar"a teşmil etmek ve "nimet"e saygıyı hatırlatmak vazifemiz olmalıdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.