Kurtlar Vadisi Filistin'e sadece bir sinema filmi muamelesi yaparsak, haksızlık etmiş ve onun Hollywood'u kendi silahıyla vuran misyonunu atlamış oluruz. Başbakanımızın Davos'taki tarihî çıkışı nasıl ezilen milletlerin gür sesi olarak hâlâ yankılanıyorsa, Kurtlar Vadisi Filistin de, bu siyasî kahramanlığın görsel propagandaya yansımasıdır. Propaganda derken yanlış anlaşılmasın; çok haklı bir nefsi müdafaadır. Hatta geç kalmış bir müdafaadır... Rambo, uydurulmuş, hormonlu, temelsiz bir kahramanlık ikonudur. Kahramansız bir tarihin zaruri imalatıdır... Fakat Kurtlar Vadisi Filistin filmi Müslüman Türk devlet geleneği temeline yaslanmaktadır ki, orada binlerce filmi çekilesi kahraman vardır. Sahici kahramanlar... Bu bakımdan "Yerli Rambo" benzetmesi hakarettir... Bu filmin yapılabilmiş olması öyle mental bir devrimdir ki, "sinema" açısından değerlendirmek ve eleştirmek en hafifinden ayıp olur... Onun için bizi kendi içimize hapsetmeye çalışan Osmanlı sonrası "sinik" politikamızın ruhumuzda açtığı yaralar için "şok tedavi" niyetine bu filmi seyretmek, yenileri için de cesaretlendirmek, herkesin görevidir. Bu tedavinin hayırlı tesirleri sadece Türkiye'de değil, Osmanlı adaletine özlem duyan ve ama güya kendi yönetimleri tarafından ama ithal kanlı operasyonlarla zulüm gören dost ve kardeş milletlerde de görülecektir. Neticede bu aksiyon ortalığı kasıp kavuran ve karıştıran bir aksiyon değil, karışıklığı toparlayıp "nizam" için ortaya konan bir aksiyondur. Başkalarının hakkını kendine vadedilmiş hak gören ve bu yolda zulmü normal sayan zihniyete artık toprağın altını vadetmek, olsa olsa adaletin tecellisidir. Kazandığını kutlu bir amaç uğruna cömertçe harcayan Pana Film ekibine teşekkür borçluyuz. Şimdi bu yolda aksiyonun yanı sıra "politik gerilim" tarzını da düşünmeliler ve Müslüman Türk geleneğinin cesaretinin yanı sıra "zekâ"sını da beyaz perdeye taşımalılar...