"Peder-i âlî-kadrim efendim!"

A -
A +

Bir otel odası... Fotoğraf siyah beyaz... Yahya Kemal, üzerinde robdöşambrı, elinde kitap poz vermiş... Hemen arkada yatağı. Birkaç kitap ve defter olan komodin... Sene 1927... Bir şair... Yazar... Düşünür... Telefon yok... Televizyon yok... İnternet yok... Kâğıt ve kalem... Şairin kendisi... Birkaç da kitap... *** Ama fotoğrafa baktığınızda, o odada edebiyatın ve özellikle şiirin atmosferini görüyorsunuz. Yahya Kemal "Ölüm âsûde bir bahar ülkesidir bir rinde..." demek üzere sanki... *** "Özel Mektupları ve Yazışmalarıyla Yahya Kemal" kitabında, şairin babasına yolladığı kartpostallar yer alıyor. Kartpostallarda babasına hitap ediş şeklinden örnekler alıyorum buraya: "Huzûr-ı şefikü'n-nur-ı cenâb-ı pederîye Peder-i âlikadrim efendim hazretleri!" "Peder-i velini'metim efendim hazretleri" Ve veda cümleleri: "Bâki hürmet-i bî nihaye, pederim efendim hazretleri..." "Bâki sıhhat ve saâdet vâlid-i vâlâ-gevherim..." *** Okurken zorlanıyoruz... Anlamak ne mümkün... Ve fakat hissettiklerimiz ve lügat yardımıyla anladıklarımızın akabinde şunu söyleyebiliriz. Hız kazandık. Dünyayı avucumuzun içine aldık. Merhum şair o fotoğrafı bugün çektirse, önünde laptop, cep telefonu, arkada binlerce kanalıyla televizyon vs. olurdu belki... Bilgiye, belgeye, habere, kitaba anında ulaşabilirdi belki... Ama muhterem pederine nasıl hitap ederdi. Duygularını nasıl anlatırdı, bilemiyorum. Evet, dili anlamakta zorlanıyoruz ama bizim hürmet ve hasret hislerimize ne oldu?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.