Sonsuzluğa hasret

A -
A +

Beklemek... Baharı mesela... Kış günlerinin kar-aydınlık soğuğunda... Yana yana beklemek... Aşk budur; buradadır... Bekleyiştedir... Rengarenk ve "rengahenk" günlerin sarhoşluğuna özlemle... Kelebek, kuş, çiçek, çayır, çimen ve piknik hayalleriyle... O ılık rüzgârları gönülde estirip, kara, çamura, tipiye, fırtınaya aldırmadan beklemek... Aşk budur; buradadır... Bekleyiştedir... Beklemek... Aşk yolculuğudur... *** Ve kavuşmak... Kavuşmak, ayrılığa giden yolun başlangıcıdır. Kavuşmak, "son"u görmektir... Kavuşmak, ayrılık acısının saplandığı andır... Çünkü dünyada "son" vardır... "Son"a mahkumdur her şey... Çünkü yalan dünya... "Enbiyanın Seyyidini alan dünya" değil midir? Ve bazen şaşırırız; kavuşmanın açığa çıkan coşkusu, neden bekleyişin içimize hapsettiğimiz coşkusu kadar derin ve şiddetli olmamıştır diye... Şaşırırız... Bekleyişte umut... Kavuşmakta korku vardır çünkü... *** "Ah bir kar yağsa..." özlemi, "Ah bir bahar gelse..."ye bırakıyor şimdi yerini. Bahar da gelecek ve bitecek... Halbuki... Sonu kabullenmek, sona yakışır bir liyakatle güzeli yaşamak... "Cennette anlatılacak hatıralar" kervanına eklemek... Yaşananları... Nasıl olacak? *** Ak düşen saçlar anlatır mı acaba? Hatırlatır mı? *** Hayat! Bekleyiş ve kavuşmalardan ibaret... Bir ölüm yolculuğu...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.