Bir daha eser mi ki rüzgâr? Bozkır çetinliğini kuşandıktan sonra, çöl sıcağında pişen ve Anadolu'ya yerleşen... Sonra yedi iklime hayat taşıyan... "...ardına çil çil kubbeler serpen" rüzgâr... Eser mi ki? *** Atının üstünden uzak ufuklara şimşek saçan gözleri, iman dolu kalbi ve hakim edasıyla bakar mı süvari? Bir daha bakar mı ki? Coğrafyaların sınırsızlığını, dünyayı fethetmek ve âleme nizam salmak heyecanıyla gönlüne dolduran süvarinin kılıcından gül damlar mı yine? Dostuna güven ve huzur verip, düşmanına kaçacak delik aratır mı? *** Ne kadar müzelik duygular... Hangi çağda yaşıyoruz? diye soran çıkabilir üstelik ama... Avrupa, Belgrat kapılarını zorlamamızın acısını çıkarıyor AB dümenleriyle... Biz ciğercinin önündeki kediler misali yalanıp duruyoruz... Süvari ve arsız kedi... Tarihimizin encamı ve bulunduğumuz nokta budur. *** Bize ne oldu? Bu da müzelik bir soru olacak kadar eski ve ama tedavülden kalkmış değil... Aksine, cevabını bulmaya şiddetle ihtiyaç duyduğumuz, basit bir soru? Bize ne oldu? "Asil Türk milleti..." diye başlayan hamasi nutukların ardından ilk şoku, birkaç yurt dışı seyahatinden sonra yaşamıştım. Adamların şehirleri ve köyleri bizimkilerden daha temizdi... Ve acaba onların temizliği nerden geliyordu? Doğudan Batıya, çeşme başı pislik içinde olmayan kaç tane köyümüz var? Yağ tenekelerini saksı niyetine kullanmakla sınırlı estetik anlayışımızın kökü çok derine de uzanamazdı; çünkü orada yüz ağartıcı sanatkarlarımız geziniyor hâlâ ve eserleri dimdik ayakta... *** Bize ne oldu? Cevabını bu millet bulmak zorunda, yarınlarını kurtarmak için. Süvarinin kedileşmesi sürecini tahlil etmeliyiz... Nihayetinde kendimizi eleştirmek, gerçekle yüzleşmek zorundayız. Ama bu tahlili, kendi milletini "don-paça" tartışmalarıyla aşağılayanlara da bırakamayız... Ve bu tahlile, bizi aşağılayanların tarihini de eklemek faydalı olacaktır... Kedileşme sürecinin nasıl başladığını ve geliştiğini bulurken, aydın geçinip vitrin dolduranların karanlığını da gün ışığına çıkarmak, hastalığın köküne inmek olacaktır. *** Süvariyi atından indirebiliriz belki ama, onun hakim edasına kavuşmadan, AB'ye giremeyiz... Girsek de kedi muamelesi görürüz...