Uyusun da büyüsün...

Artık gayet net biliyoruz ki, makamların birçoğu hak edenler tarafından değil, kirli ilişkilerle iş tutan birtakım satılmışlar tarafından işgal ediliyor. Halbuki sabah yola çıkarken "Beyefendi" görünümüyle arz-ı endam eden herkese selam veriyoruz. İşte filanca şirketin genel müdürü, filanca gazetenin yazarı, filanca koordinatör, feşmekan başkan... Geçen gün Haramidere'de neredeyse E-5'in üstüne yıkılacakmış gibi yükselen ve gelecekte o bölgenin trafiğini felç edecek yapılaşmayı konuştuk arkadaşlarla... İnsaf sahibi olan çevredeki binalardan birine çıkıp yol boyunca manzaraya baksa, rant paylaşımını rahatça görebilir... Helal süt emmiş bir insanın tereddüt etmeden "Belediye Başkanlığı"na aday olacağını sanmıyorum. Sen yemesen bile etrafın yiyecek, gelecekte çoluk çocuğuna "dedikodu" ve "şaibe" miras bırakacaksın. İstediğin kadar "dürüst" olmaya çalış... Sonra gel sabah sabah manşetlere göz at: "Heron ihanetinde istihbaratçı amiral..." Ahmet Altan'ın yazısındaki şu birkaç satır akıllara zarar: "Bugün gazetesinin ihanet manşetiyle verdiği bu olaya iki yerden cevap geldi. Birincisi soruşturmayı geçiştirmekle suçlanan askerî savcıdan. O askerî savcı şu anda başka bir suçtan tutuklu bulunduğu için avukatları vasıtasıyla yayınlamıştı cevabını... İkinci cevap ise hiç beklenmedik bir yerden, PKK yönetiminden geldi. "Bugün gazetesinin haberi yalandır. Haber doğru olsa o subaylar ihanetle yargılanırdı." Yani PKK yönetimi orduyu savunuyor... *** Biz kime güvenelim? *** Allah'tan televizyon var... Yüzlerce kanal... Yüksek görüntü kalitesi... Film, dizi, spor, eğlence, yarışma... Şu kısa dünyada "güç peşinde koşanları" anlamaya çalışıp da ne olacak? Neyi çözeceğiz? Biraz "Çarkıfelek", biraz "Survivor", transfer haberleri... İşte uyku vakti geldi... Zaten uyuyorduk. Üstüne bi zahmet gözlerimizi kapatacağız...