Uzakların koridorunda...

A -
A +

Son seferinin, son durağında yaşlı bir vagon... Onarılmayacak kederler içinde ve yalnız. Çekilir duvar diplerindeki raylardan birine; raylar da yaşlıdır. Üstelik kimse fısıldamaz kulağına her şeyin bittiğini; sanki yeniden başlama ihtimali varmış gibi... Yılların ve yolların yorgunluğunda dinlenmek değildir bu; hayatı bütün renkleri ve sesleriyle bir köşede seyretme cezasıdır sanki. Gün gelecek, o kaygan ve parlak raylarda süzülmek yerine, tutunduğu dostuyla paslanacak ve kaynayacaklardır birbirlerine. Duvar dibinde geçecek son demler; yorgunluk ve işkence. El sallama menzilinden az uzakta ve ama herşeyin tam ortasında. Delikanlı trenlerin, coşkulu vagonların gidiş gelişleri arasında. Serseri köpeklerin sürtünmesi kadar anlamsız, çelik tekerlerini örten yabani otlar kadar yakışıksız... Son seferinin, son durağından sonra yaşlı bir vagon... Kimsenin bilmediği ve umursamadığı kederler içinde ve yalnız. Ve kendine yük... *** Halbuki dün... Penceresinden sarkan yolcuların veda telaşları... Koridorunda koşturan yaramaz çocuklar... Kar altında veya yağmur... Belki de temmuz güneşinde rüzgar gibi süzülmek uzaklara... Dağların arasından, akarsularla yarışıp... Her istasyonda beklenen olmak... Özlenen olmak. Gelişinde heyecan, gidişinde burukluk. Sevilmek velhasıl. Uzakların koridorunda koşturmak, yaramaz çocuklar gibi... Koridorunda koşturan yaramaz çocuklar gibi... Ters yönlere... *** Şimdi duvarın ardındaki sokak lambası gibi hareketsiz... Kimsesiz. "Beni vurun!" diye bağırsa... Duyan olmaz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.