Ordayken... Benim aşkıma alışıktın İstanbul... Her taşını hayranlıkla okşayan bakışlarımı fark etmiyordun bile... Söylediklerimi duymuyordun... Yandığımı görmüyordun... Sayende İstanbul... Ben: Mahallenin delisi... *** Öfkelendim, Kasımpaşa oldum... Coştum, Boğaz'dım... İçime döndüm, Fatih oldum... Eyüp oldum... Eserken Çamlıcaydım... Ve zenginliğimle Sultanahmet... Sen oldum... Anlamadın... Yanıp biterken İstanbul... Ve seni de bitirirken... Umursamadın... Şimdi orda değilim... Alıp aşkımı, uzaktan bakarken sana... Sırf sen İstanbul kalasın diye... Orda değilim... *** Bir sadaka gibi... Gülseydin ateşime... Bir yetimin başını okşar gibi uzatsaydın elini... Sana yazılmış en güzel şiir olur sinerdim sokaklarına... Tacındaki milyonlarca pırlantaya ışık olurdum sonsuzluk boyunca... Ama "yok" saydın İstanbul... Aşkımı "yok" saydın... *** Bir gün gelecek... Biliyorum... Rüzgârını arayacaksın... Tesbih çeken elini Üsküdar'da... Nezaketi arayacaksın Erenköy'ün köşklerinde... Ferahfeza keyifleri soracaksın nereye kayboldu diye Kanlıca'da... Bir ayna arayacaksın bakıp görmek için kendini... Sessizlik içini burkacak... O gün, adımı fısıldayacak bütün çıkmaz sokakların yakana yapışıp... Binlerce yılın hesabını soracak sana... Oturup ağlamak için kabrimi arayacaksın... İstanbul... Bir gün gelecek... Gözyaşlarınla tamamlayacaksın mısralarımı...