Yüz liranın akıbeti...

A -
A +

Koskocaman bir yüz liraydı... Kağıt bir yüz lira.. Bir avuç dolusu doksan küsur lirayı, babama verdim, o da bana yüz liralık bir banknot vermişti... İyi ticaretti ve ilk defa bu kadar büyük param olmuştu... Neticede bir adet kağıt paraydı ama; yüz liraydı ve bayram harçlıklarında hasılat çıtasını kendi adıma bir rekora taşımıştım... *** Günlerce evire çevire incelediğim, özenle sakladığım o yüz liranın akıbetini hatırlamıyorum... Ama o parayı zevkle harcamam da mümkün değildi zaten... "Demir Bakkal"dan alabileceğim şeyler belliydi ve hepsini alsam 10-15 lirayı geçmezdi herhalde... Çünkü, çocukları bugünkü gibi soyacak insafsız mekanizma henüz yoktu... Gazoz, çekirdek, leblebi tozu illa ki ve belki plastik bir top vs... Tam bu noktada orta yaşlı bile sayılmayacak birisi olarak, şu gerçeğin altını çizmek istiyorum... Dedelerimizin oyuncaklarıyla, bizim oyuncaklarımız arasında en fazla bir nesil fark vardı... Bugün ise oyuncak-eğlence kavramı, çocukların bir ay önceki tutkularını hatırlatmayacak kadar hızlı değişiyor... *** Gazoz kapağı, misket ve sakızlardan çıkan artist-futbolcu resimlerinin iktidarı o kadar uzun sürdü ki; birkaç nesli idare ettiler ve tarihteki müstesna yerlerini aldılar... Hatırlanıyorlar ve hatırlanacaklar... Bugün koltuğun sahibi "taso"... Uzatmaları oynuyor; her an bir darbe gelebilir... *** Uçan-kaçan kahramanlarla dalga geçiyorduk... Hani pavır-rencırs veya ekşın men gibi.... Şimdi züttürük kahramanlar var: Pokemon ailesi... Eciş-bücüş şeyler... Bir öncekiler tip itibarıyla insana benziyordu hiç olmazsa... *** Bizim de kahramanlarımız vardı ve hepsi de yürekli, asil, özenilecek kahramanlardı... Adam gibi adamdılar... Olunabilecek, ulaşılabilecek formattaydılar hiç olmazsa... Çünkü kahramanlıkları zeka, mangal gibi yürek, üstün ahlak ve kol gücü gibi vasıflara dayanıyordu... Antenleri yoktu... Uçamıyorlardı ama atları sadık ve hızlıydı... Ve o kahramanlar sevgili çocukların bayram harçlıklarına göz dikmiyorlardı üstelik... *** Evet... Gerçekten o yüz liranın akıbetini hatırlamıyorum.... Dediğim gibi, gidip harcamam da mümkün değildi... Ama bugün... Bırakın çocukların bayram hasılatının canına okuyacak; bir ailenin ocağına incir ağacı dikebilecek mekanizma var... Adı ne bunun? Oyuncak sektörü... *** Çocuk masumiyetiyle, bu sektörün iştahı yan yana gelince, o yüz lirayı hatırlıyorum hep... *** (Bu iki sene öncesinin bayram yazısıydı. Zaman çabuk geçiyor. Pokemon ailesi oyuncak dünyasından silindi gitti. "Pavır rencırs ve ekşın men" taifesi de... Şimdi iki üç gün ancak dayanabilen ve kırılıp bozulan Çin malı ucuz ve adi plastikten oyuncakların çöplüğüne dönüyoruz... Ve yüz lira tekrar hayatımıza giriyor. İki ay sonra Kurban Bayramında birçok çocuk, bayram harçlıklarını bütünletip yüz liralık değerli bir banknota sahip olabilecekler... Bayramınız mübarek olsun...)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.