Serin bir nefesi, bir ağaç altında... Bankta... Yalnızlığa misafir olup... Yaprakları dökülmeye devam eden bir ağaç altında... Sarı sonbahar... Serin ve hatta üşütmeye yakın/her an dayanamayıp kalkacakmış gibi... Serin bir nefesi çekmek ve onu hissetmek ayak ucundan, beynin kıvrımlarına kadar... Serin ve temiz... *** Bir nefes daha, gözlerini kapatıp... Yaprakların hışırtısı içinde/sessizliği dinlemek... Sarı sessizlik... Serin sessizlik... *** Zamanı iç cebine koyup/bütün telaşlarıyla... Zaman bir fotoğraf karesinde donmuş gibi... Ama nefes almak özgürce... Her seferinde daha serin... Daha temiz... Daha sonbahar... Daha yalnız... *** Akıp giden hayatı boşverip/oralarda bir yerlerde bırakıp... Bir ağaç altında, yaprakları dökülmeye devam eden... Üşümenin tadına varmak... Birbirinden güzel nefeslerle... Yavaş yavaş... Hiçbir şey düşünmeden/üşümenin ve yalnızlığın kucağında... Sonbaharın sarı aynasında... Gözlerini kapatıp... *** Bu bank... Her gün geçip gittiğin ve görmediğin... Ne işe yarar diye dert ettiğin belediyenin, en büyük hizmeti hâlbuki... Tam da bu ağacın altında... Sen gelip hayatı anlayasın diye... Geç olmadan... *** Bir nefes daha... Serin ve temiz... Belki son nefes... Tadına vara vara...