Şimdi Fida Film'in Halid bin Velid filmine soyunması, Mahsun Kırmızıgül'ün "Vahdettin Han"ı film yapacak olması hakkında ne düşünmeliyiz diye sorsam... Kolaylıkla "Bunlar geç kalınmış işler. Mutlaka yapılmalı. Çok iyi" diyemiyorum. Çünkü bir konuya el attığımızda, o konunun objektif olarak hakkını vermeyi ne kadar becerebildiğimiz tartışılır. Bu işe soyunanların, el attıkları konuya olan ilgilerinin sebebini ve ne yapmak istediklerini, nasıl yapacaklarını anlatmaları lazım. Fetih 1453'ü seyreden çocukların Fatih'i ne kadar anladıkları, okullarda çağ açıp çağ kapattığı öğretilen o büyük insana karşı duygularının ne yönde değiştiğini ölçebilir miyiz? Bu soruları kimse hafife almasın. Rocky'e, Rambo'ya, Polat Alemdar'a hayran olmaya meyyal değil mi gençler? Ve bir sinema filmi eğer adı geçen büyük insanları konu ediniyorsa, bu işlere "Recep İvedik" filmlerine yaklaştığımız gibi yaklaşabilir ve "Neticede film. Takma kafana" diyebilir miyiz? Bu girişe bir sebep de "Ülkücüler" filmi. Sinema filmi mi? Hayır. Televizyon için bir belgesel mi? Hayır. Yine televizyon için aktüel bir program mı? Hayır. Peki ne bu? Üstelik bu sefer "Ülkücülük" gibi bir davayı yaşamış, hissetmiş insanların elinden çıkmış bir yapım var karşımızda. Böyle bir davayı anlatmak elbette lazımdı. Ama yazık olmuş. Böylesine çarpıcı, acılı, derinlikli ve mukaddes bir dava anlatılacak da, seyredenlerin içi titremeyecek, gözyaşları yerinde duracak. Bunu nasıl yaparsınız? Nasıl kıyarsınız böyle bir işe... O günleri yaşamış ve içlerinde kapanmaz yaralar taşıyanlar elbette bir şeyler bulacaklardır. Fakat 30-35 sene öncesini anlatıyorsunuz. Birçoğumuz, çocuktuk, gençtik. Eski tüfeklerin çağlamaya hazır hissiyatına sahip değiliz. Bu hissi nasıl yaşatmazsınız? Yaşatamazsınız? Başbakanımız o şehid gencin mektubunu okudu; daha etkiliydi. Başka söze gerek yok. Ama genelde söylenmesi ve anlaşılması gereken şu: "İşi ehline veriniz..." Sinemalara koşturan 6,5 milyon insan Fatih olmanın hayalini kuruyor mu? Halid bin Velid Hazretlerini, büyük mazlum Vahdettin Han'ı Müslüman Türkler olarak rahatça ve gerçekleri yaşayarak izleyebilecek miyiz? Yoksa... Tarihin rüzgarı var; iyi para ediyor şu sıralar... Saldıralım modunda mıyız?