Bir filmin süresi üç saate yakınsa bence orada bir problem var demektir. Nolan'ın Batman üçlemesinin son filmi "Kara Şövalye Yükseliyor" ürkütücü süresiyle vizyonda. Bir film ne kadar güzel olursa olsun, iki saatin altında bir sürede derdini anlatamıyorsa bunu nasıl açıklamalıyız? "Muhteşem bir final için son derece derinlikli ve karmaşık bir hikâye gerekiyordu" gibi bir açıklamayı ben kabul etmiyorum. Sinema tarihinde öylesine zor, önemli, karmaşık konular işleyen filmler var ki, bu açıklamaya sığınacak olsak her biri için 4-5 saat gerekirdi. Neyse. Bu tür filmlerin ön yargılı fanatiklerini kızdırmayalım. Onlar için belki görsel bir ziyafet... Benim gibi düşünenler için ise, belli bir noktadan sonra iş zulme dönüşüyor. Tam kadro usta işi bir "Batman" filmi. Sevenleri için haftanın favorisi. Bu hafta vizyona çıkan film sayısı az. Dikkat çekici bir başka film ise Polis... Hayatın içinden abartısız oyuncular ve oyunculuklarla, yönetmen seyirciyi konunun içine ustalıkla sokuyor. Fakat çocuk suçlarının işlendiği filmde, haklı olarak eleştirilen ve dikkat çekilen "ahlaki" boyut, "ahlak" sınırları feci halde ihlal edilerek aktarılıyor. Aslında bu sıkça karşılaştığımız bir durum. Kötüyü ve çirkini anlatırken, kötünün ve çirkinin bütün detaylarıyla gösterilmesi suç ortaklığına giriyor. Halbuki yazmak ve beyaz perdeye aktarmak bu suça ortak olmadan gerçekleşirse "sanat" vasfını kazanabilir. Bu "sanat"ı yönetmenden beklemek en tabii hakkımız. Bu açıdan bakıldığından Polis'teki bazı sahnelerin ve gereksiz detayların sertliği "bir çuval inciri berbat etmeye" yaramış sadece. Velhasıl bunaltıcı sıcakların hüküm sürdüğü şu Ramazan günlerinde sinemaya vakit ayıracaksanız ya çocuğunuzla "Max Maceraları"na takılacaksınız. Ya da üç saatinizi "Batman"a feda edeceksiniz. İyi seyirler.