% 51

A -
A +

Genel teamüle göre bir şirkette yüzde 51'e sahip olan, şirketin hakim ortağıdır. Pratikte de sahibi, patronudur. Bu oranı acaba hayatımıza da uygulayabilir miyiz? Yani hayatımızın yüzde 51'ine biz hükmedebiliyorsak, o hayata "bizim" diyebilir miyiz? Veya işlerimizin yüzde 51'i yolunda gidiyorsa, istediklerimizin yüzde 51'ine kavuşabiliyorsak, çevremizdeki insanların yüzde 51'i iyi ise, mutlu olmak için yeterli midir? Objektif bakış açısıyla, bu sorulara evet diyebiliriz. Lakin, gelin görün ki insan yaradılışı itibariyle subjektif, yani öznel oluyor. Duygularını, arzularını, hayallerini terazide tartamıyor. "Hayatımda iyi giden şeyler daha fazla, sahip olabildiklerim arzularımdan daha çok, o halde üzülmeye ne gerek var?" diyemiyor... Diyemiyoruz. Yetinme duygusu, kimi zaman gelişme dürtüsüyle çelişiyor. Aslında hem yetinmenin huzurunu hem de daha iyiyi, güzeli hedeflemenin heyecanını kendi içimize buluşturabiliriz. "Tevekkül" denilen manevi anahtar, içimizdeki "kilitlenmeyi" açıp bizi hem tatmin duygusuyla hem de hırslarımızla barıştırabilir. Mana "Vardır bunda da bir hayır" sözünü, hayatımızın motto'su yapabilsek, gerçek manada huzuru duyumsayabiliriz diye düşünüyorum. Allah bizlere irade ve akıl vermiş. Lakin "takdir-i ilahi" denilen külli irade herşeyin üzerinde. O yüzdendir ki, sebeplere yapışıp, gayret edip, cehd gösterip sonucunu Allah'a havale ediyoruz. Yani tevekkül ediyoruz. Tevekkül, hiçbirşey yapmayıp herşeyi Allah'tan beklemek değildir ki... Gayret etmek, çalışmak, azmetmek, belki hırslanmak, belki yetinmemek ama elde edebildiğimizze şükretmek, elde edemediğimize de sabretmektir tevekkül. İnsanı hem hayata tutunduran, hem hayatla barıştıran, hem de hayatın haşinliğinden koruyan bir manevi kuvvettir. Yüzde 51'e sahip olmanın da kafi olabildiğini hissettiğimiz zaman, meseleyi çözdük demektir. Mutluluk bardağın dolu olan tarafına odaklanabilmektir. Ve dolu tarafa odaklandığımızda, geri kalan boşluğu da doldurmak için gerekli motivasyonu sağlayan da o mutluluktur. Herşey zıddı ile kaim. "Yok"u bilmesek "var"ın kıymetini anlayabilir miyiz? Hüzün olmadan sevinç, korku olmadan ümit, özlem olmadan sevgi tad verir mi sizce? Bayramın manevi tadlarını hissetmeniz dileğiyle...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.