Şablonlarla düşünmeye, sloganlarla konuşmaya alışan -veya alıştırılan- ülkelerde birçok konuda ezberler teşekkül ediyor. Demokrasi'nin kör topal işlemesi, "hizmet eden, düzenleyen devlet" yerine "buyuran, kontrol eden devlet" kabulünü öne çıkarıyor. İnsanların, "vatandaş olma bilinciyle talep etmek" yerine, "teba dürtüsüyle ummak ve beklemek" şeklinde özetlenebilecek davranışları biraz da bu kabulün sonucu. Halbuki zihniyet değişikliğinden, hikayesi farklılaşan Türkiye'den bahsediyoruz. Dünya ile kaynaşan, stratejilerini büyük ve modern bir devlet olmak üzerine kurgulayan bir Türkiye hayal ediyoruz. Eğer değişim diyorsak, bu değişimi hazmetmeliyiz. Yani yıllar yılı beynimizde açılan düşünce kanallarının dışında algılamaya, analiz etmeye, anlamaya çalışmalıyız. Davranışlarımız ve tepkilerimiz, öğrenilmiş kalıplarca göre değil, idrak ve düşüncelerimizce şekillendirilmeli. Ezberlerden kurtulmalıyız kısacası. Bozulmalı Mesela seçimlerin beş yılda bir yapılacağı yasa hükmü iken, her hükümetin 3-4 yılda erken seçime gitmesi gerektiğine dair "ezberimizi" bozmalıyız. Üç beş yılda bir ekonomik krize gireceğimize dair "ezberimizi" bozmalıyız. Dileyenin dilediği gibi davrandığı bir kent hayatı olabileceğine, istediğimiz yere gecekondu dikip sonra da yol su elektrik isteme hakkımızın doğacağına dair "ezberimizi" bozmalıyız. Seçilerek ülke yönetimine gelmiş hükümetlerin aslında iktidar olamadıklarına dair "ezberimizi" bozmalıyız. Sahip olduğumuz kabiliyet ve niteliklerle değil, sahip olduğumuz hatırlı tanıdıklarla mevki sahibi olabileceğimize dair "ezberimizi" bozmalıyız. Mugalata ile devran döndürebileceğimize dair "ezberimizi" bozmalıyız. Türkiye'nin demokrasi yolunda "kendine özgü şartları" olduğuna dair "ezberimizi" bozmalıyız. Listeyi daha çok uzatmak mümkün. Lakin Türkiye kabuk değiştiriyor ve gelişmiş, özgür toplum olma iradesini gösteriyorsa, bizler de fert olarak zihnimizdeki kabukları, beynimizdeki kanalları değiştirmeliyiz. 2006, ezberlerin bozulacağı bir yıl olacak gibi görünüyor. Umarım öyle de olur.