Bugün yeni yılın ilk iş günü. Hayatın normal ritmine döndüğü, gevşemiş zihinlerin tekrar konsantrasyon kazandığı gün. Yeni yıl ise, son dört yılın en kritik virajlarını bünyesinde barındırıyor. Anayasal bir süreci siyasi gerilim haline getirdiğimiz cumhurbaşkanlığı seçimi, akabinde genel seçim süreci, enflasyon hedefine ulaşma güçlüğü, AB ile med-cezir tadında seyreden ilişkiler başlıca risk unsurları. Hükümetin ve özellikle ekonomi yönetiminin belirsizlik ve risk sürecini nasıl yöneteceği çok önemli. Şu ana kadar verilen sinyaller, Ak Parti iktidarının itidali elden bırakmayacağı yönünde. 2007'nin kanaatimce en belirleyici unsuru ise bütçe performansı olacak. Zira gerek yabancı gerekse yerli ekonomi aktörleri hükümeti en çok mali disipline gösterdikleri ihtimam ve bütçe hedeflerine uyum açısından takdir ediyorlar. İki buçuk çıpa Ekonominin var olan iki buçuk çıpasının yanında, (müzakerelerin kısmi askıya alınmasından sonra AB, bir süreliğine buçuk çıpa oldu) bütçenin Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa dört yıl üstüste tutması, aslında mali performansımızın en önemli kıstasıdır. Şimdi bunun yanına bir beşinci yıl ekleyip ekleyemeyeceğimizi göreceğiz. 2007 bütçesi 16.7 milyar YTL açık ve yüzde 6.5 faiz dışı fazla hedefiyle bağlandı. Ancak harcama kalemlerinde, hedef enflasyonun üç katı kadar bir artış var ve terazinin diğer kefesinde, yani gelir kalemlerinde bu artışın nasıl karşılanacağı çok da net değil. Hükümet seçim ekonomisi uygulamayacağını açık ve net biçimde taahhüt etti ama, az da olsa soğuyan, yani büyüme hızı yavaşlayan bir ekonomide, özelleştirmenin de sonuna gelinmişken, hangi gelir kalemlerinin ne şekilde artırılacağı önemli. Özellikle ilk altı ay bütçe gerçekleşmeleri belirleyici olacak. Ak Parti iktidarı, mali disiplinin önemini çok iyi anlamış durumda ve taşranın ve bilhassa köy kökenli seçmenin "seçim ulufesi" baskısına direnebildiği ve bütçe hedeflerine sahip çıktığı oranda başarı hanesi zenginleşecektir.