4.670 ton altın

A -
A +

Yazıyla dörtbinaltıyüzyetmiş ton... BGC Başekonomisti Özgür Altuğ Türkiye'de yastık altındaki altının miktarını hesaplamış ve bu rakama ulaşmış. Tabii tahmini bir hesaplama bu..Yastık altı kayıt dışı demek; yani istatistik değil, ampirik bir veri bu... Lakin Türkiye'deki fiziki altın varlığı açışından bir fikir veriyor. 300 milyar dolar altın varlığı olduğu varsayılıyor Türkiye'nin... Tabii bu vatandaşın evinde, kolunda, cebinde, kasasında fiziki ve 'beyan edilmemiş' altın miktarı... Bankaların rezervleri filan buna dahil değil... 4.670 ton, 649 milyon adet Cumhuriyet altını demek.. Yani her TC vatandaşı başına 9 altın düşüyor. Hane başına ise 32 altın... Yastık altındaki altının ekonomiye kazandırılması hep konuşulagelmiştir. Altuğ raporunda (*) farklı bir analiz yapıyor: Vatandaş çekmecesindeki, kolundaki altının yüzde 5'ini satıp harcasa veya bankaya koysa, bu ekonomik büyümeye 2 puan katkı sağlar diyor. Dünya resesyon mu daralma mı diye 'kırk katır, kırk satır' tartışmaları yaparken, bizim yastık altındaki altınların büyümenin itici gücü olabileceği fikri ilginç... Bakarsınız Başbakan '3 çocuk' gibi bir çağrı yapar, 'altınları zuladan çıkarın' diye... Belli mi olur. (*): In Go(l)d we trust-Ozgur Altuğ-BGC Partners Kadının adı Futbol Federasyonu şike soruşturması başladığından beri 'tribünlere oynayacağım diye' garip kararlar alıyor. Seyircisiz oynama cezası olan maçlara kadın ve çocukların alınması bunun son örneği... Basının hoşuna gittiği için çok parlattılar bu kararı... Magazin ve renkli fotoğraf açısından bir hayli malzeme çıktı basına... Maça giden kadınlar da mutluydu; çoluk çocuk ( itiş-kakış da olsa) bedava eğlence oldu onlara... İyi de, federasyon seyircisiz maç oynama kararını kaldırmadı ki... 'Seyircisiz' maçta kadın ve çocukların olmasına müsaade ederek bir bakıma onları 'yok' saydı. 'Bu maç seyircisiz ama biz sizi seyirciden saymıyoruz zaten' demiş oldu kadınlara... 'Aman da ne güzel oldu' diyenler bir de bu zaviyeden baksalar nasıl olur? Gelecek geldiğinde... Fütürist...Gelecek tahmincisi...ya da gelecek bilimcisi... Nostradamus gibi kahin zannediyordum fütüristleri... Bu hafta düzenledikleri zirveye katılıncaya kadar... Fütüristler Derneği'nin düzenlediği zirvede farkettim ki, bu iş veri analiz ve tahminlerine dayanan, ciddi ve analitik bir emek... 10 yıl, 20 yıl, 50 yıl sonra endüstri nereye gider, iletişim nasıl olur, besin zincirleri nereye doğru evrilir gibi konulara kafa yoran, analitik senaryolar üreten insanlarmış fütüristler... Geleceği bilmek mümkün değil ama üzerinde düşünmek, tahmin etmeye çalışmak en azından zihin açıcı...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.