AB İlerleme Raporu, öncesinde ve sonrasında birçok tartışmayı beraberinde getirdi. Fanatik AB itirazcılarının çıkış noktaları ve sebepleri malum. Üzerinde fazlaca tartışmaya değmez. "Batılı" olmayı hayat düsturu haline getiren, "eziklik kompleksi" içindeki Avrupa hayranlarını da es geçelim. AB üyeliğini, pragmatik ve bilgi ve temelli bir platformda kritik eden veya destekleyenlerin fikirleri önemlidir diye düşünüyorum ben. Fanatiklik -her iki yönde de- aklı selimin önünü tıkıyor. Avrupa Birliği, ekonomik ve siyasi alanda belli bir gelişmişlik düzeyini şart koşuyor. "Ekonomik gelişmişlik" anlaşılması kolay bir kavram. Neticede rakamlarla ifade ediliyor. Gelirin düzeyi artmış ve dağılımı düzelmiş ise ve sosyal refah toplumu ile girişimci bir orta sınıf teşekkül etmişse, ekonomi gelişmiş demektir. Ama iş "siyasi gelişmişlik" tarifine gelince, kişilerin dünya görüşleri veya sosyolojik algılamalarına göre tanımlar da değişiyor. Esasen, modern yönetim bilimi ve evrensel değerler manzumesine göre, bir ülkenin siyaseten gelişmesinin olmazsa olmazı belli: Tüm kurum ve işleyişi ile tam demokrasinin yerleşmesi. Demokrat toplum, kendini yönetir yani "güdülemez". Egemen sınıf veya "elit" yoktur. AB'nin üyelik için istediği ve bazılarınca "dayatıldığı" zannedilen siyasi kriterler, şeffaf ve demokrat bir devlet olmanın şartlarıdır aslında. Zira, gerçek anlamda "demokrat" bir devlet veya toplumda "kendine özgü şartlar (!)", "iç düşmanlar(!)", "yılmaz bekçiler(!)" yoktur. Eşit haklara ve demokrasi bilincine sahip yurttaşlar ve yurttaşlara "buyurmayan" veya "potansiyel suçlu nazarıyla bakmayan" devlet vardır. Korkusuz toplum Demokrasi, ekonomik gelişimin ve refah toplumunun da olmazsa olmazıdır. Zaten bu sebepledir ki, başta bir "demir-çelik birliği" olarak, ortak ekonomik çıkarlar etrafında kurulan bir topluluk, siyasi standartları da talep eder oldu. Demokrasiyi gerçek anlamda hazmetmemiş bir toplum veya devletin ekonomisinin sağlıklı gelişemeyeceği aşikârdır. Türkiye buna bariz bir örnek değil mi? AB siyasi kriterlerini, global otobanda yanımızdan geçip giden devletlerin arkasından el sallamamak için, yani kendi menfaatimiz için uygulamamız gerekiyor. Demokratikleşme, statükonun ve muktedirlerin dışında kimseye zarar vermez, korkmayın.