Türkiye'nin 30 yılını tüketen Kürt meselesi çözülecek mi? Çözüm derken, sadece savaşın (veya terörün) bitmesi değil, kendini bu meselenin parçası veya tarafı olarak görenlerin sulh ve sükun bulmasını anlıyorum. Gaybı, geleceği ancak Allah bilir. Çözüm için önemli adımlar atılmış olabilir, ciddi ilerleme de kaydedilmiş olabilir. Benim gibi sıradan bir yurttaşın durduğu yerden bunları bilmek mümkün değil... Lakin, bu ülkede yaşayıp da bu meselelere bigane kalmayan, anlamaya çalışanların dikkatini çekecek muhtelif alametler beliriyor gibi... Son dönemde iyice artan dezenformasyon çabaları, zihinleri karıştırıcı haber ve duyum pompalamalarını kastediyorum. Öyle 'Irak'ta Maliki gidici, Kürt özerk bölgesi Türkiye'ye yanaşıyor, ABD ağırlık koyuyor' tarzı analiz paralayanları bir tarafa koyalım. Zira derin siyaset ve diplomasi bizi aşar. Benim alamet dediğim, 'servise sokulan' haberler ve onları parlatan yorumlar... Misal 'Güneydoğu'da görev yapan asker ve polisler savaş suçuyla yargılanacak' türü kışkırtıcı haberler... Bakıyorsunuz bu haber önce ultra-ulusalcı bir gazetenin köşesinde peydahlanıyor. Üstelik 'Hasdal'da bu amaçla yeni bir askerî cezaevi inşa ediliyor' detayıyla bu istihbaratın(!) tesiri artırılmaya çalışılıyor. Yeterli farkındalık oluşturulamayınca, bu defa aynı haber liberal-demokrat bir gazetenin köşesinde yeniden hizmete sunuluyor. Ne denmek istiyor aslında: 'Çözüm olur ve silahlar tamamıyla susarsa, orada görev yapan bütün kolluk güçleri hapis riskiyle karşı karşıya...' 'Üretilmiş ve servis edilmiş olduğu' her halinden belli bu haberle hem güvenlik güçleri tedirgin edilmiş oluyor, hem de müzakere ve benzeri yöntemlerle bitirilmesi muhtemel Kürt meselesiyle ilgili toplumun 'müzakere ve çözüm teslim olmaktır' evhamı köpürtülüyor. Benim alametler dediğim, çözüm tekerine sokulmaya çalışılan bu ve benzeri kışkırtmalar... Çözüm için bu defa galiba sağlam ve sonuç alıcı bir istikamette yürünüyor olsa gerek... Dezenformasyon ve kışkırtıcı haber-yorumlar 'akla ziyan' boyutlara geldiğine göre... Akil adam kimdir? CHP'nin önerisi idi akil adamlar heyeti... Kürt meselesini siyaset ve meclisin çözemeyeceğini varsayıp, onlardan daha akıllı, herkesin 'siz ne diyorsanız odur' diyeceği bir heyet gelecek, tabir caizse 'racon kesecek' ve çözüm yolu şıp diye bulunuverecek. En çok gösterilen örnek de Bosna savaşında barışı sağlayan akil adamlar... Peki akil adamın genel, evrensel bir tanımı var mı? Eski siyasetçi mi, diplomat mı, kanaat önderi mi, yazar mı, aşiret reisi mi, din adamı mı? Siyasi çözüm gerektiren bir meseleyi çözecek olan da siyaset kurumu olmalı... Yani Meclis, hükümet, siyasi partiler... Akil adamlar gibi 'afilli tabirlerle' oluşturulacak bir heyete bu çözümü ihale etmek siyasetin acziyeti olur. Bu da bir nevi 'vesayet'tir. Türkiye'nin siyasetini güçlendirmeye ihtiyacı var, bu da sorunlarını siyaset dışına iterek olmaz.