Ekonomide "bir kere çarşı karıştı mı" dedikodu ve hezeyanın da bini bir para olur. Akıllara zarar senaryolar, saçma sapan duyum(!)lar ortalığı kaplayıverir. Geçen hafta dünya borsaları art arda büyük düşüşlere maruz kalınca, bizim piyasalarda da senaryolar havada uçuştu. Yok efendim yabancı fonlar büyük miktarda döviz almak için hükümetle pazarlık ediyorlarmış, darbe olur diye yurt dışındaki yatırım bankaları Türkiye'yi portföylerinden çıkarıyorlarmış vs... Daha bunun gibi onlarca saçma dedikodu. Dünyanın ciddi bir finansal türbülansa girdiği doğru. Kredi piyasalarındaki yatırımlarından büyük zararlar yazan fonların, Türkiye gibi kârda oldukları piyasalarda nakde dönüp, diğer taraftaki zararlarını azaltmaya çalıştıkları da bir gerçek. Lakin, Türkiye'den 2001'deki gibi bir kaçış yaşanacağı, döviz krizi çıkacağı gibi yorumlar, hezeyandan da öte, ancak "gaflet" olarak nitelendirilebilir. Fırsat Bu türbülansta, Türkiye'nin kısa vadede kayıpları olacaktır tabii ki. Bir miktar döviz çıkışı, faizlerde artış, şirket değerlerinde düşüşler yaşanacaktır. Ancak, ekonomisi sağlam, büyüme trendi sağlıklı ve kamu maliyesi güven veren bir Türkiye, dünyada sular durulduktan sonra yatırımcıların yönlerini çevirdikleri ilk ülkelerden olacaktır. Buna bir de AB hedefine ve mali disipline bağlılığını teyit etmiş tek parti iktidarının istikrar görüntüsünü ekleyin. Orta vadede tekrar cazibe merkezi olacak bir ülke var karşımızda. Sadece bugünün karamsar ve çalkantılı haleti ruhiyesiyle bakanlar, bu fırsatı tabii ki göremiyorlar. Türkiye, 90'ların çok kötü yönetilen, ekonomisi zayıf ülkesi değil. Bugünün kayıpları yarının kazançları olurken pişman olmak istemeyenler, ortalıktaki saçma, irrasyonel dedikodulara esir olmamalılar. Gün kötümser esnafının günü...Aman dikkat edin, onların velvelesine kapılmayın.